Page 225 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 3
P. 225

Gül Aslı Aksu

               Giriş


               “Sürdürülebilir Kalkınma” kavramı etkileri ve etkilenimleri küresel ölçekte
            gündem olmaya devam etmektedir. 1987 yılında “Ortak Geleceğimiz” (UN-
            Brundtland  Raporu,  1987)  sloganıyla  resmi  gündeme  taşınan  kavramla  ilgili
            tartışmalar,  1992’de  Rio  Konferansı’yla  ivme  kazanmıştır.  Bu  uluslararası
            konferansın sürdürülebilir kalkınmaya yön verebilecek nitelikte önemli çıktıları
            olmuştur (“Gündem 21-Yerel Gündem 21”; “Orman İlkeleri”; “İklim Değişikliği
            Çerçeve Sözleşmesi-Kyoto Protokolü”; “Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi”).
               Konuyla  ilgili  gelişmeler,  Birleşmiş  Milletler  (BM)  Binyıl  Zirvesi  (2000)’nde
            belirlenen  “Binyıl  Kalkınma  Hedefleri”  ile  devam  etmiştir.  Bu  hedefler
            doğrultusunda, sürdürülebilir kalkınma ilkelerinin ulusal mevzuatlarla uyumlu hale
            getirilmesi, doğal-kültürel kaynakların korunması, biyo-çeşitliliğin geliştirilmesi,
            içme  suyuna  erişimin  iki  katına  çıkarılması  gibi  hayati  konulara  değinilmiştir.
            Sonrasında  2002’de  “Johannesburg  Dünya  Sürdürülebilir  Kalkınma  Zirvesi”;
            2012’de  ise  “Rio+20”  konferansı  gerek  Rio  Konferansı’nın  gerekse  Binyıl
            Kalkınma Hedefleri’nin sağlaması niteliğinde düzenlenmiştir. “Rio+20 Birleşmiş
            Milletler  Sürdürülebilir  Kalkınma  Konferansı”  sonunda  “İstediğimiz  Gelecek”
            adında, sürdürülebilir kalkınmaya kılavuzluk edecek sonuç belgesine varılmış ve
            nihayet 2015 yılında ABD-New York’ta, “BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri
            (Gündem  2030)”  kabul  edilmiştir.  Hedef  11:  “Şehirlerin  kapsayıcı,  güvenli  ve
            sürdürülebilir  yapılandırılmasını”;  Hedef  13:  “İklim  değişikliği  ve  etkileriyle
            mücadele  için  acilen  eyleme  geçilmesini”;  Hedef  14,  “Okyanuslar,  denizler
            ve su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımını”; Hedef 15, “Kara
            ekosistemlerinin  korunmasını,  iyileştirilmesini  ve  sürdürülebilir  kullanımının
            teşvik edilmesini, sürdürülebilir orman yönetimini, çölleşmeyle mücadeleyi, arazi
            bozulumunun durdurulmasını ve geriye çevrilmesini, biyolojik çeşitlilik kaybının
            durdurulmasını” öngörmektedir (T.C. Dışişleri Bakanlığı, 2022).
               Yukarıda  kısa  bir  özeti  sunulan,  sürdürülebilir  kalkınmaya  yönelik  küresel
            ölçekte  atılan  adımlar,  sürdürülebilir  şehir,  iklim  değişikliği,  kuraklıkla
            mücadele, biyolojik çeşitliliğin korunması gibi hayati konuların sürdürülebilir
            kalkınma gündemine alınmasını sağlamıştır.
               Avrupa  ölçeğinde  konuyu  gündeme  taşıyan  iki  önemli  hamle  ön
            plana  çıkmaktadır.  Birincisi,  Avrupa’nın  biyolojik  çeşitliliğini  korumaya  ve
            geliştirmeye odaklanan “Natura 2000” hamlesi ve ikincisi, Avrupa’yı net sera
            gazı emisyonlarının olmadığı ve ekonomik büyümenin kaynak kullanımından
            ayrıştırıldığı  modern,  kaynak  açısından  verimli  ve  rekabetçi  bir  ekonomiye
            sahip,  adil  ve  müreffeh  bir  topluma  dönüştürmeyi  amaçlayan  ve  yeni  bir
            büyüme  stratejisi  olan  “Yeşil  Mutabakat”  hamlesidir.  Natura  2000,  “Yabani
            Kuşlar Yönergesi” (1979)’nin devamı niteliği taşımaktadır (Sundseth ve Creed,



            210  Çevre, Şehir ve İklim Dergisi
   220   221   222   223   224   225   226   227   228   229   230