Page 217 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 3
P. 217

Orhan Topal


            edilerek;  olası  hasarlı  bölgelerin  elektriksel  olarak  izolasyonu  sağlanmalıdır.
            Son olarak şarj istasyonlarının araçtan bağımsız olarak, kaza durumunda hasar
            görmesi koşulunda (şarj istasyonuna çarpılması durumu) ise enerji besleme
            noktası tehlike arz edebilir. Bu kapsamda besleme noktasının bağlı bulunduğu
            transformatör üzerinden enerjinin kesilerek, detaylı kontrollerini yapılması yine
            tavsiye edilmektedir.

               Değerlendirme ve Sonuç
               Bu  çalışmada  elektrik  ve  hibrit  araçlarda  meydana  gelen  acil  durumlarda
            yaşanan kazalar ve beraberinde/sonrasında çıkabilecek yangın durumlarında
            yüksek gerilim tahrik bataryalarının etkilenme riski göz önünde bulundurulmuştur.
            Acil müdahale işlemleri normal içten yanmalı motorlu araçlara göre daha kritik
            olup, acil müdahale ekipleri başta olmak üzere ilgililerin çok dikkatli olmasını
            gerektirmektedir. Bu doğrultuda lityum bazlı bataryaların yüksek sıcaklıklarda
            dışarı  akan  kimyasal  maddelere  sahip  olduğu  ve  alev  alabileceği  mutlaka
            değerlendirilmelidir.  Yüksek  gerilim  tahrik  bataryalarında  meydana  gelen
            yangınlar  söndürme  işlemleri  sonrasında  yeniden  alevlenme  durumunun  da
            söz  konusu  olabileceği  unutulmamalıdır.  Kaza  mahallini  terk  etmeden  önce
            bir  termal  kamera  kullanarak,  yüksek  gerilim  batarya  grubunun  tamamen
            soğuduğundan  emin  olunması  gerekmektedir.  Diğer  müdahale  ekiplerine
            de yüksek gerilim tahrik bataryasının yeniden yanma riskine sahip olduğunu
            mutlaka bildirilmelidir. Bu duruma esas yüksek gerilim tahrik bataryalarının açık
            bir alanda, belli bir süre zarfında, 15-20 metre çevresinde tehlike arz etmeyecek
            şekilde konumlandırılması ve mutlaka gözetim altında tutulması gerekmektedir.
            Elektrikli ve hibrit aracın olası kaza sonrası yüksek gerilim batarya grubundan
            dökülen elektrolit sıvısına doğrudan temas edilmesi veya oluşan bu sıvı birikintisi
            üzerine basılabileceği benzer şekilde kimyasal gazların da yayılımından kaynaklı
            riskler de dikkate alınmalıdır. Müdahale edecek personellerin ilgili standartlara
            haiz, uygun nitelikte kişisel koruyucu donanımlara (baret, vizör, oksijen maskesi,
            eldivenler ve ayakkabılar) sahip olması gerekmektedir.
               Bu çalışmada elektrikli ve hibrit araçlarda yüksek gerilim tahrik bataryaları
            için  kullanılacak  MSD  dair  gelişime  açık  yönler  olduğu  tespit  edilmiştir.
            Özellikle  bu  donanımların  söz  konusu  araçlarda  kullanımının  zorunlu  hale
            getirilerek, yapılarına dâhil edilecek ilave DC devre kesiciler marifeti ile daha
            etkin kullanımın sağlanması gerektiği değerlendirilmektedir.
               Sonuç olarak, elektromobilite kavramına esas elektrikli veya hibrit araçların
            yalnızca  %100  sıfır  emisyon  yaklaşımına  dair  iyi  birer  alternatif  olmalarının
            yansıra, aynı zamanda alternatif teknolojiler kadar güvenli ve erişilebilir olmaları
            gerektiği düşünülmektedir. Bu durumun yaşanılacak acil durumlar için görev
            yapacak ekiplere doğru, etkin ve bütüncül yaklaşımların ortaya konulmasını
            zorunlu kılmaktadır.



            202 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi
   212   213   214   215   216   217   218   219   220   221   222