Page 87 - Çevre, Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 1
P. 87
Ayşe Sever Akdağ - Gülen Güllü
Demir ve çelik endüstrisi, küresel CO salımlarının yaklaşık %7’sini teşkil
2
etmektedir. Karbondioksit, çelik yapımı için demir cevherini elementer demire
dönüştüren doğrudan indirgenmiş demir (DRI) ünitesinde indirgeyici madde
olarak işlev gören kömür veya doğal gaz tarafından üretilir. Sektörde, çelik geri
dönüşümü, enerji verimliliği programları, hidrojenin fosil yakıt yerine kullanılması
gibi seçenekler ile salım azaltımı için önemli çabalar sarf edilmektedir. Ayrıca,
hidrojen-tabanlı doğrudan indirgenmiş demir (DRI) seçeneğinin de salımları
önemli ölçüde azaltacağı düşünülmektedir. Fakat KYKD’ye dayalı üretim
rotası, en düşük maliyetli olan düşük karbonlu seçenektir. KYKD donanımlı
DRI ve yenilikçi eritme indirgeme süreçleri aracılığıyla bir ton çelik üretmek,
günümüzün ana ticari üretim yollarından tipik olarak %8-9 daha pahalıdır ancak
hidrojen-tabanlı DRI rotası genellikle maliyetleri yaklaşık %35-70 oranında
artırır (IEA, 2020a). Demir çelik sektöründe faaliyet gösteren yalnızca bir KYKD
tesisi (Abu Dabi’deki Emirates çelik tesisi) ve bir tane geliştirme aşamasında
(Tata Steel’in Hollanda’daki Everest Projesi) bulunmaktadır. Abu Dabi’deki
Emirates çelik tesisi, solvent bazlı, büyük ölçekli, ticari bir KYKD projesi olarak
2016’dan beri işletilmektedir. Emirates çelik tesisinde, yılda yaklaşık 0.8 Mt CO
2
yakalanmakta ve boru hattıyla taşınarak GPGK için kullanılmaktadır (GCCSI,
2020, 2021b).
Kimya endüstrisinde KYKD teknolojileri, neredeyse saf CO salımı açığa
2
çıkaran çeşitli kimyasal üretim süreçleri nedeniyle düşük bir yakalama maliyetiyle
uygulanabilir. Burada da salım azaltımı için amonyak ve metanol üretiminde
hammadde olarak elektrolitik hidrojen kullanılması önemli bir alternatif olarak
değerlendirilmektedir ancak bu seçenek KYKD’yi mevcut veya yeni tesislere
uygulamaktan daha pahalıdır. KYKD donanımlı amonyak ve metanol üretimi,
maliyeti yaklaşık %20-40 oranında yükseltirken, elektrolitik hidrojen kullanımı
maliyeti %50-115 yükseltmektedir (GCCSI, 2020; IEA, 2020a).
Bu noktada kısaca enerji sektörüne de değinilirse, küresel CO salımlarının
2
yaklaşık üçte birini kapsayan ve talebin her geçen gün arttığı elektrik üretiminin
hızlı bir şekilde karbondan arındırılması, “net sıfır” salım hedefine ulaşmak
için en önemli faktördür. Şu anda dünyada kömürle çalışan enerji santralleri
toplam 2.000 GW güç üretmektedir ve 2030 yılı itibari ile yaklaşık 500 GW
kapasite artırımına gideceklerdir. Günümüzde, Asya’da doğal gaz filosunun
ortalama yaşı 19, kömür santrallerinin ise sadece 12 yıldır ve daha onlarca
yıllık ekonomik ömürleri vardır. Eğer bu tesisler kapatılmayacak ise, KYKD
teknolojileri düşük karbonlu bir ekonomiye doğru ilerlerken, adil bir geçişi
destekleyebilir (GCCSI, 2020).
KYKD aynı zamanda, doğal gazın önümüzdeki on yıllar boyunca enerji
sistemi genelindeki yeri göz önüne alındığında, doğal gaz işlemeden
kaynaklanan CO salımlarını azaltmada önemli bir çözümdür. Doğal gaz
2
72 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi