Page 67 - Çevre, Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 1
P. 67

Çiğdem Tuğaç



               Özelliklerde  şehirlerde  dirençliliğin  sağlanmasında  iklim  değişikliğine
            uyum önlemleri ön plana çıkmaktadır. Ancak iklim değişikliğine uyuma ilişkin
            finansman küresel çapta 2020 yılı toplam kamu finansmanı içinde yalnızca %21’lik
            bir paya sahip olmuştur. BM rakamlarına göre, gelişmekte olan ülkelerde uyum
            maliyetleri 2030 yılına kadar yılda 140-300 milyar dolar ve 2050 yılına kadar ise
            280-500 milyar dolar aralığında olacaktır. Ancak dirençliliğe yatırım yapılması
            afet sonrası müdahale maliyetlerini yarı yarıya düşürme potansiyeline sahiptir.
            Küresel  çapta  2030  yılına  kadar  altyapı  yatırımı  ihtiyacı  ise  90  trilyon  dolar
            civarındadır  ve  yeni  altyapıların  iklim  duyarlı  olması  önemli  bir  gerekliliktir.
            BM  tarafından,  dirençli  yeni  altyapılara  yatırım  yapmanın,  gelişmekte  olan
            ülkelerde 4,2 trilyon dolarlık bir kazanım sağlayabileceği ifade edilmektedir.
            Buna göre ortalama her 1 dolarlık yatırımın 4 dolarlık fayda sağlama potansiyeli
            söz  konusudur  (UN,  2021a).  Bu  bakımdan  gerek  ulusal,  gerek  uluslararası
            kaynaklardan  (çok  taraflı  yatırım  bankaları,  uluslararası  kuruluşlar  gibi),  hem
            kamu hem de özel sektör kaynaklarından iklim değişikliğiyle mücadele alanına
            finansman aktarılması doğrultusunda yararlanılmalıdır (WEF, 2022c).
               Şehirlerde  yeşil  dönüşümün  ve  istihdamın  sağlanması  doğrultusunda
            yeniliklerin teşvik edilmesi
               İklim eylemleri doğrultusunda yeşil dönüşümün gerçekleştirilmesi sadece
            çevresel  açıdan  değil,  ekonomik  ve  sosyal  boyutlarda  da  faydalıdır.  BM
            tarafından yeşil dönüşümün geleneksel ekonomik faaliyetlere kıyasla 2030 yılına
            kadar 26 trilyon ekonomik kazanç sağlarken, 65 milyondan fazla yeni istihdam
            alanı oluşturabileceği belirlenmiştir (UN, 2021b). Yine BM rakamlarına göre
            şehirlerde enerji etkin binaların yapılması, yenilenebilir enerjinin kullanılması
            ve elektrikli araçların ticaretine yönelik sektörel geçişler aracılığıyla 6 milyon iş
            kaybına karşılık 2030 yılına kadar 24 milyon yeni iş imkânı oluşturmak mümkün
            olmaktadır  (UN,  2021c).  Şehirlerde  doğa-pozitif  altyapı  tasarımına  ilişkin
            yeniliklerin geliştirilmesi de iklim dirençliliği bağlamında oldukça önemlidir.
            Yenilikçi yöntemlerin ve teknolojilerin uygulandığı planlama, tasarım ve yapım
            çalışmaları  ile  şehircilik  faaliyetlerinin  doğal  alanlar  ve  kaynaklar  üzerine
            baskısı azaltılabilmekte, ısıtma, soğutma, ışıklandırma bağlamında ve sera gazı
            azaltımı, insan ve ekosistem sağlığı, maliyet etkinliğin sağlanması gibi pek çok
            hususta avantajlar elde edilebilmektedir (WEF, 2020: 12).
               Yeşil tedarik zinciri sisteminin kurulması
               Şehirlerde  geleneksel  tedarik  zinciri  yaklaşımları  artan  rekabet  koşulları,
            tüketicilerin  çevreci  ürün  talepleri  ve  artan  çevre  kirliliği  doğrultusunda
            değişime  uğramaktadır.  Tedarik  zincirlerinin  çevre  duyarlı  olması,  doğal
            kaynakların verimli kullanılması ve atıkların azaltılması hususları giderek daha
            fazla ön plana çıkmakta ve yeşil tedarik zinciri sistemini ortaya çıkarmaktadır.



             52  Çevre, Şehir ve İklim Dergisi
   62   63   64   65   66   67   68   69   70   71   72