Page 205 - Çevre, Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 1
P. 205
Gamze Kazancı Altınok
dinamiklerini yönlendirebilmektedir. Bu noktada önem taşıyan arazi kullanım
politikaları; kentsel büyümenin yönlenmesi ve iklim değişikliği etkilerinin
azaltılmasında temel itici güç olduğundan, sosyal, ekonomik ve çevresel
açılardan kapsayıcılığı teşvik etmektedir. Ayrıca, yerel ve ulusal düzeyde
yönetimin rolü, iklim değişikliğine uyumun sağlanmasında ve kentsel büyüme
kararlarında önceliklerin belirlenmesinde farkındalık yaratma ve eylem odaklı
olması açısından kritik öneme sahiptir. Öte yandan, Tablo 3’de Türkiye kısmında
iklim değişikliği ile ilişkili üç temel belgede politikalar sunulmaktadır. Ulusal
İklim Değişikliği Uyum Stratejileri ve Eylem Planı’nda, sera gazı emisyonlarını
azaltmak için tüm ekonomik sektörlerin düzenlenmesi gerektiğine vurgu
yapılmaktadır. Ulusal İklim Değişikliği Risk Yönetimi Planı’nda da iklimle ilgili
riskler ve uyum yöntemleri tartışılmaktadır. Son olarak, 11. Kalkınma Planı’nda
çevre sorunları ve sürdürülebilirlik konularına değinilmiş ve kentsel büyüme
odağında ekonomik kalkınmanın önemi vurgulanmıştır. Ulusal düzeydeki
bu dokümanlara ek olarak ülkemizde yerel düzeyde de 2015 yılından
itibaren iklim değişikliği eylem planları yapılmaktadır. Ancak, 30 büyükşehir
belediyesinden sadece 9 kentte (İstanbul, İzmir, Bursa, Kocaeli, Gaziantep,
Denizli, Antalya, Trabzon ve Hatay) Yerel İklim Değişikliği Eylem Planı (YİDEP)
olduğu görülmektedir. Yerel İklim Değişikliği Eylem Planı’na sahip çoğu
kentte sera gazı envanteri de çıkarılmıştır. Ancak, Enerji Eylem Planları ile
hala tam entegrasyon sağlanamadığı da görülmektedir. Öte yandan, birçok
büyükşehir belediyesinde iklim değişikliğine uyum kapsamında henüz
plan/ rapor üretilmediğine de dikkat çekilmektedir (Kazancı ve Tezer, 2021:
317). Kentsel büyüme ve iklim değişikliği arasındaki kritik bağlantı, yerel
yönetimlerin rol ve sorumlulukları ile yakından ilişkilendirilmektedir (Gedikli ve
Balaban, 2018). İklim değişikliğine uyum için üretilen yerel düzeydeki planda,
karbon azaltımıyla hava kalitesi ve çevresel göstergelerin iyileştirilmesinin öne
çıktığı ancak mekânda nasıl bir uygulama alanı oluşturacağına değinilmediği
görülmektedir. Halbuki, yerel ölçekte üretilecek planların yerin koşulları
(kentteki hassas alanlar, sulak alanlar, biyoçeşitlilik için önemli alanlar, tarihi ve
kültürel değerler gibi) göz önüne alınarak geliştirilmesi ve kentsel büyümeyi
yönlendirmesi beklenmektedir (Kahn, 2009: 340; Kpienbaa reh vd., 2020: 354).
Sonuç
Sonuçta iklim değişikliği ve kentsel büyüme dinamikleri arasındaki ilişki ortaya
koyulmuştur. Kentsel büyüme dinamiklerinden nüfus artışı, kentsel yayılma,
göç, arazi kullanım politikaları ve doğal/yapılaşmamış alanlar iklim değişikliğine
etkileri bağlamında ayrı ayrı tartışılmıştır. Literatür değerlendirmesiyle yapılan
irdelemelerin ardından konuya ilişkin uluslararası düzeyde politikalar üreten
190 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi