Page 59 - Çevre Şehir İklim - Sayı 2
P. 59

Hayriye Eşbah Tunçay


            yataklarının çok daha sık ve uzun süre boyunca en yüksek su debisi ile baş
            etmesi bunun tam tersi olarak da kuru dönemde de olağandan daha az suyun
            derelerden  geçmesi  veya  sulak  alanların  kuruması  söz  konusu  olmaktadır.
            Nehirlerdeki suyun hızının artmasına neden olan geçirimsiz yüzey artışının bir
            sonucu olarak doğal yapısı bozulan derelerde erozyon artmakta, denizlere her
            tür malzeme taşınmakta, hem karasal hem de sucul ekosistemdeki bitki grupları
            ve hayvanlar zarar görmektedir. Şehirlerimizin doğa ile kurdukları ilişkide bahsi
            geçen  sorunların  önüne  geçmek  ve  baş  edebilmek  amacıyla  doğa  tabanlı
            bir yaklaşım olan yeşil altyapı ağının şehirlere kazandırılması gerekmektedir
            (Mostafavi  ve  Doherty,  2016).  Bu  kapsamda  1987  yılında  Brundlant  raporu
            yayımlanarak  sürdürülebilir  kalkınma  hedefleri  ortaya  konulmuş,  bunun  bir
            uzantısı olarak 2000’lerin başında Amerika Birleşik Devletlerinde yeşil altyapı
            yaklaşımı doğmuştur.
               Yeşil altyapı stratejik şekilde planlanmış ve tasarlanmış doğal ve yarı doğal
            unsurların  bütünleşik  şekilde  bir  araya  getirilmesi  ile  şehirlerin  gri  altyapıya
            bağımlılığını  azaltarak  geniş  yelpazede  sosyal,  ekonomik  ve  ekosistem
            hizmetlerini sunar (Eşbah, 2021). Çok disiplinli şekilde ele alınması gereken
            yeşil altyapı planlaması ülkemizde tam olarak planlama hiyerarşisi içerisinde
            yer  almamaktadır.  Bu  konuda  dünya  genelinde  yapılan  pek  çok  rehber  ve
            planlama  çalışması  mevcuttur  (EPA,  2012).  Yeşil  altyapı  çalışmaları,  Avrupa
            Birliği  politikalarında  da  biyoçeşitlilik,  bölgesel  kalkınma,  iklim  değişimi,
            kentsel dirençlilik, tarım, ormancılık ve çevre konularında tanımlanan hedeflere
            erişimde  önemli  bir  mekanizma  olarak  ele  alınmaktadır.  AB  politikalarında
            doğaya  dayalı  çözümlerle  yeşil  altyapı  Avrupa  2050  Büyüme  Stratejisinin
            çeşitli  alanlarına  katkılar  sağlayabilecek  bir  strateji  olarak  belirtilmektedir
            (EEA, 2021). Natura 2000 programı Avrupa Yeşil Altyapı sisteminin omurgasını
            oluşturmaktadır  (EC,  2021).  Son  yıllarda  iklim  değişikliğinin  su  açısından
            boyutları  düşünüldüğünden  sistem  yeşil  ve  mavi  altyapı  olarak  daha  çok
            anılmaktadır  (Perini  ve  Sabbion,  2016).  Literatürde  yer  alan  yeşil  altyapı
            planlama  ilkeleri  çok  işlevlilik,  bağlantılılık,  diğer  altyapılarla  entegrasyon,
            katılımcı  süreç,  sürdürülebilir  gelişme  kavramları  çerçevesinde  uzun  vadeli
            strateji geliştirilmesi olarak listelenebilir (Gülgün ve Yazıcı, 2016).
               Yeşil altyapı hidrolojik bağlantılar ve süreçler çerçevesinde, ekolojik servisleri
            çok  daha  fazla  sunan  yeşil  alanlar  ile  yapılı  altyapı  arasında  bağ  kuran  bir
            planlama ve tasarım yaklaşımıdır (Benedict ve McMahon, 2006). Yeşil altyapı
            peyzaj  ekolojisinin  temelindeki  bağlantılılık  prensibi  çerçevesinde  farklı
            ölçeklerdeki yeşil alanları süreklilik arz eden bir ağ şeklinde kente yayar (Şekil
            1). Bir başka deyişle yapılı çevre ve ekolojik çevrenin bağlantısını kurar.








            45  Çevre, Şehir ve İklim Dergisi
   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64