Page 57 - Çevre Şehir İklim - Sayı 2
P. 57

Hayriye Eşbah Tunçay

               Giriş


               Su, gittikçe azalan ve bu itibarla kontrolü zor bir kaynak olarak 21. yüzyılın
            iklim  değişimi  ile  baş  etmek  zorunda  kalan  dünyasında  çok  daha  dikkatli
            yaşanması  gerektiğini  bizlere  hatırlatan  bir  unsurdur.  Bu  sebeple  Birleşmiş
            Milletler  tarafından  2015  yılında  yayımlanan  2030  Sürdürülebilir  Kalkınma
            Gündeminde yer alan 17 adet Sürdürülebilir Gelişme Amaçlarından önemli bir
            bölümü su ile doğrudan veya dolaylı olarak etkileşen konulardan oluşmaktadır.
            Bu  hedeflerden  altıncısı  herkes  için  su  ve  sanitasyonun  mevcudiyetini  ve
            sürdürülebilir  yönetiminin  sağlanmasını  dile  getirirken  ondördüncü  hedef
            sürdürülebilir kalkınma için okyanusları, denizleri ve deniz kaynaklarını korumayı
            ve  sürdürülebilir  şekilde  kullanmayı  vurgulamaktadır.  Kalkınma  hedeflerinin
            onüçüncüsü  iklim  değişikliği  ve  etkileriyle  mücadele  etmek  için  acilen
            harekete geçilmesi gerektiğini belirtirken sadece doğal alanların korunması
            değil aynı zamanda şehirlerin de sürdürülebilir şekilde gelişmesi gerektiğini
            ortaya  koymaktadır.  Nitekim  Birleşmiş  Milletler  Kalkınma  hedeflerinden
            onikinci hedef şehirleri ve insan yerleşimlerini kapsayıcı, güvenli, dayanıklı ve
            sürdürülebilir hale getirecek önlemlerin alınmasına dikkat çekmektedir.
               Baş  etmek  zorunda  olduğumuz  afetler  ve  şokların  sıklığı  ve  etkilerinin
            giderek arttığı düşünüldüğünde yaşanabilir şehirler oluşturmak, vazgeçilmez
            bir olgudur. Bu sebeple pek çok şehir, planlama ve tasarım aşamalarında suyla
            kurdukları ilişkileri yeniden kurgulamak ve sorgulamak durumundadır. Şehirler
            kompleks sosyo-ekolojik sistemlerdir. Doğal ve yapılı çevrenin birbiri ile uyum
            içerisinde olduğu şehirlerde sosyal, fiziksel ve ekonomik koşullar sürdürülebilir
            bir ilişki içerisinde birbirini destekler (Eşbah, 2021). İnsanların daha sağlıklı bir
            çevrede yaşaması hem ekonomik hem ekolojik hem de sosyal yapıyı olumlu
            etkiler.  Yaşamın  vazgeçilmez  unsuru  olan  su,  bu  çevrenin  oluşturulmasında
            her  zamankinden  daha  çok  öneme  sahiptir.  Günümüzde  dünya  nüfusunun
            %50’sinden  fazlası  şehirlerde  yaşamaktadır.  Ancak,  Batty’e  (2013)  göre
            dünya  şehirlerinin  nüfusu  2100’e  kadar  artacak  ve  şehirlerin  yaşanabilirliği
            düştüğü için ardından düşüşe geçecektir. İklim değişiminin etkilerinin giderek
            artacağı düşünülürse, geleceğin şehirlerinin dayanıklı ve daha yüksek yaşam
            standartlarını sunar olması kaçınılmazdır.
               İklim değişikliği ile beraber kurak ve sıcak dönemin giderek uzaması pek
            çok şehrin su ihtiyacının karşılanması veya tarımsal üretimin sürdürülebilirliği
            ve yaban hayatı açısından önemli tehditleri oluşturmaktadır. Kuraklık ülkemiz
            açısından giderek büyük bir tehdit halini almaktadır (Kadıoğlu, 2019). Bu durum
            şehirlerimizdeki  su  sarfiyatının  azaltılması,  su  döngüsünün  desteklenir  hale
            gelmesi ve alternatif su kaynaklarının devreye sokulmasını gerektirmektedir.
            Şehirlerdeki  çeşitli  insan  kaynaklı  unsurlar  nedeniyle  su  kalitesinin  düşmesi,
            kirlilik, tuzluluk, ötrofikasyon, müsilaj gibi durumları son yıllarda baş edilmesi



            43  Çevre, Şehir ve İklim Dergisi
   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62