Page 289 - Çevre Şehir İklim - Sayı 2
P. 289
Hilal Tulan Işıldar - Özge Yalçıner Ercoşkun
Giriş
Kıyı alanları geçim kaynakları arzı, eğlence ve kültürel faaliyetleri, turizm
tesisleri, ekolojik zenginlikleri, uluslararası ticarette önemli bir paya sahip
deniz ticareti sebebiyle gelişen ulaşım ve lojistik imkanları gibi özellikleriyle
önemli cazibe merkezleridir. Tüm bu sahip olduğu değerler nedeniyle de kıyı
alanlarının gelişimi ve kullanımı son yıllarda hızlı bir artış göstermektedir. Kıyı
alanları; küresel büyüme ve kentleşme eğilimleriyle bağlantılı olan farklı nüfus
yapıları ve gelişme kalıpları göstermektedir (Balk-Montgomery vd., 2009; Small-
Nicholls 2003). Bugün Dünya nüfusunun %40’ından fazlası kıyı alanlarında
yaşamakta ve küresel demografik değişikliklerle ilişkili olarak kıyı göçü eğilimi
artarak devam etmektedir. Nüfus artışı ve gelişimi, kıyı alanlarındaki değişimin
kritik itici güçleridir (www.un.org, Erişim Tarihi: 02.06.2022).
İklim değişikliği ve antropojenik faaliyetlerin kıyı alanlarında oluşturduğu tehdit
ve bu durumun biyofiziksel ve sosyoekonomik sonuçları kıyı alanlarında yaşamayı
yüksek tehdit içeren bir seçim haline getirmektedir. Son araştırmalar, ortalama
deniz seviyelerinin 2100 yılına kadar 1 metre veya daha fazla yükselebileceğini
ve bunun kıyı alanları ve ekosistemler üzerinde ciddi etkileri olacağını
göstermektedir. İklim değişikliği sebebiyle kıyı alanlarında; su baskını ve sel, yer
altı sularının tuzluluk oranı artışı, kıyı erozyonu, kıyı şeridinin yer değiştirmesi,
yağış azlığı, kuraklık, orman yangını, deniz suyu sıcaklığında artış, doğal habitatın
tahribatı, biyoçeşitliliğin kaybı gibi çevresel ve ekolojik sorunlar yaşanmaktadır.
Bunun yanı sıra antropojenik faaliyetler sebebiyle plansız yapılaşma, sanayi ve
turizm tesisleri, kıyı doldurma işlemleri, ulaşım ve lojistik gibi altyapı yatırımları
kıyı alanlarını doğrudan tehdit etmektedir (Wong- Losada vd., 2014: 361-409;
Nicholls-Lowe vd., 215: 129-150; Nicholls- Cazenave, 2010: 1517-1520).
İklim değişikliği ve antropojenik faaliyetlerin etkilerinin; kıyı alanlarını
etkileme düzeyini belirlemek ve dirençliliği arttırmak için kıyı alanlarında
hasargörebilirlik analizi yapılması son derece önemlidir. Güneydoğu Avrupa
ve Doğu Akdeniz coğrafyasında bulunan 8333 km’lik kıyı şeridine sahip olan
Türkiye; Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) “İklim Değişikliği
2022: Etkiler, Uyum ve Kırılganlık” raporuna göre Avrupa’nın en kırılgan ülkesi
konumundadır (Bednar- Biesbroek vd. 2022).
Bu çalışmada Türkiye’de denize kıyısı olan 28 ilin; hasargörebilirlik analizinin
yapılması amaçlanmaktadır. Bu çalışma kapsamında fiziksel, mekânsal,
ekonomik ve sosyal göstergelerden oluşan kıyı bilgi sistemi Türkiye’nin 28 kıyı
ili için oluşturulmuştur. Hasargörebilirlik gösterge setinde etki düzeyine bağlı
olarak parametrelere puan ataması yapılmıştır. ArcGIS 10.7.1 programının
Ağırlıklı Çakıştırma modülü yardımıyla, parametrelerin etki düzeylerinin birlikte
değerlendirilebilmesi için ağırlıklı olarak çakıştırılmıştır. Hasargörebilirliğin
yüksek çıktığı kıyı illeri başta olmak üzere Türkiye kıyı illerinin dirençliliğini
arttırıcı çözüm önerileri sunulmuştur.
275 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi