Page 167 - Çevre Şehir İklim - Sayı 2
P. 167

Demet Gülhan


               Yapıları yaşatarak koruma, onların sürekliliğini sağlayarak yaşayan bir varlık
            haline getirme, toplum açısından etkileyici ve eğitici bir yöntemdir. Bunun içinde
            yapının  yeniden  işlevlendirilerek  yeni  bir  içerikle  kullanıma  kazandırılması,
            toplum tarafından yaşanması ile mümkün olmaktadır (Altınoluk, 1998: 23).
               Bu  nedenle  yeniden  kullanım  çalışmalarında  tarihi  yapıların  değerlerinin,
            karakteristik  özelliklerinin  olumsuz  etkilenmemesi  için,  öncelikle  yapıların
            mekân kurgusuna uygun işlevler seçilmesi, yapılara ağır gelebilecek, içinde
            ve dışında köklü müdahaleler gerektirecek işlevlerin seçiminden kaçınılması
            gerekmektedir  (Engin, 2009: 18).


               4. Yeniden İşlevlendirilen Tarihi Yapıların Kentsel Dirence Katkısı

               İşlevsel olarak eskiyen ve özgün fonksiyonlarını kaybedip terk edilen ve zaman
            içerisinde  yıkılması  kaçınılmaz  olan  tarihi  yapıların  yeniden  işlevlendirilmek
            suretiyle  kullanıma  açılmasının  kentsel  direncin  artırılmasındaki  katkısının
            önemli olduğu düşünülmektedir. Bu etkilerin en önemlisi yapı elemanlarının
            geri  dönüşüm  esasına  uygun  olarak  kullanımıyla  mevcut  iklim  değişikliği
            adaptasyon ajandası ile uyum sağlanmaktadır. Yanı sıra, yeni bina inşa ederken
            ortaya  çıkacak  sera  gazı  emisyonu  sıfırlanmakta,  yeni  malzeme  üretimi
            olmadığı için kıt olan kaynakların kullanımı engellenmektedir. Dolayısıyla tarihi
            yapıların güncel koşullara uyumlandırılarak kullanıma açılması “iklim dostu bir
            uygulama” olarak nitelendirilebilir (Gülhan, 2022).
               Bugün  Amerika,  Kanada  ve  Avustralya  gibi  pek  çok  gelişmiş  ülkede
            tarihi  yapıların  yeniden  işlevlendirilmek  suretiyle  kullanıma  açılması  iklim
            değişikliğine karşı yapısal anlamda dirençlilik politikası olarak belirtilmektedir.
               Amerika’da yapılan bir araştırmada yeni bir bina inşa etmek için toplam enerji
            miktarının %39’u kullanıldığı, karbon emisyonlarının ise %43’ü yine bu esnada
            açığa  çıktığı  tespit  edilmiştir.  Ayrıca  bina  inşaatlarının  oluşturacağı  çevresel
            etki,  inşaat  malzemelerinin  üretimi  esnasında  kullanılacak  enerji  miktarı  da
            dikkate alındığında bu durum katlanarak artmaktadır. Daha çarpıcı bir çalışma
            göstermiştir ki, sözgelimi 4.500 m lik bir ticari alan inşaatı için gereken enerji
                                          2
            730  yıl  boyunca  yılda  yaklaşık  33.000  km  yol  yapan  aracın  kullandığı  enerji
            miktarı ile hemen hemen aynıdır (WSAHP, 2011).
               Genel olarak eski yapıların onarım ve yeniden kullanım maliyetlerinin, yeni
            yapı inşa etme maliyetlerine göre %50 ile %80 arasında daha düşük olduğu
            söylenmektedir  (Kaşlı,  2009).  Özetle  yeni  bina  inşası  ile  enerji  tüketilirken,
            tarihi yapıların korunarak kullanıma açılması ile enerji tasarrufu sağlanır.
               Küresel ısınmanın büyük bir tehdit olarak karşımıza çıktığı bu günlerde özellikle
            gelişmiş ülkelerde yeni inşa edilen pek çok bina yeşil bina nitelikleri taşımakta,
            bu yapıların ısıtma ve soğutma fonksiyonları,  tarihi yapılara göre çok daha fazla



            153  Çevre, Şehir ve İklim Dergisi
   162   163   164   165   166   167   168   169   170   171   172