Page 162 - Çevre Şehir İklim - Sayı 2
P. 162
YENİDEN İŞLEVLENDİRİLEN TARİHİ YAPILARIN
DİRENÇLİ ŞEHİRLERE KATKISI:
MANİSA KURŞUNLU HAN ÖRNEĞİ
Demet GÜLHAN
ÖZ
Şehirleri dirençli kılan en temel özellik, kuruluşlarından itibaren süreç içerisinde
geliştirdikleri onlara karakteristik kimlik kazandıran tarihsel-kültürel-doğal ve
estetik değerlerini sürdürebilme kapasiteleridir. Direnç kavramı çevre bilimlerinde
Holling tarafından ilk kez 1973 yılında kullanılmış olup direnç, “bozulmadan
önceki kendisini oluşturan elementler arası ilişkiyi kaybetmeksizin bozulma
ve değişimi karşılama kabiliyeti” olarak tanımlanmıştır. Hızlı nüfus artışı, nüfus
artışının dünya kültürel ve doğal kaynakları üzerindeki baskısı, insan kültür ve
uygarlığının doğal bitki örtüsü ve canlı sistemini yok etmesi, iktisadi büyüme ve
sanayileşmenin doğa, iklim ve tarihi yapılar üzerindeki olumsuz etkileri şehirlerin
dirençlerini kırmakta, gelecek nesillere aktarılması oldukça önemli olan, farklı
kültürlere ve uygarlıklara ev sahipliği yapmış, geçmişle gelecek arasında köprü
vazifesi gören tarihi yapıların yok olmasına neden olmaktadır.
Günümüzde dirençli şehirlerin oluşumunda önemli bir etken olarak düşünülen
mimari yapılar, yenilenen tasarım ve planlama kriterlerine göre küresel ısınma
ve iklim değişikliği gibi etkenler karşısında daha dirençli hale getirilmeye
çalışılmaktadır. Ancak yeni binaları dirençli hale getirmek için sarf edilen
enerjinin ve karbon salınımının çok yüksek olması ister istemez küresel
ısınmanın katlanarak artmasına neden olmaktadır.
Bu bağlamda, bu makale kapsamında tarihi yapıların yeniden
işlevlendirilmek suretiyle kullanılma açılmasının dirençli şehir oluşumuna
etkisi araştırılmaktadır. Manisa Kurşunlu Han örneklemi üzerinden işlevsiz
bırakılarak terk edilen tarihi yapıların yeniden işlevlendirilerek kullanıma
açılması dirençli şehir bağlamında irdelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kentsel Dirençlilik, Mimari Dirençlilik, Yeniden
İşlevlendirme, Kültürel Miras, Manisa Kurşunlu Han
Yıl 1 / Sayı 2 / Temmuz 2022 148