Page 75 - Çevre ve Şehir - Sayı 5
P. 75
Sözün, şiirin ve mananın ince şairi Cahit san, zulasında memleketinin bahar kokula-
Zarifoğlu, bir şehri özlemenin insan haya- rıyla gezer. Cam ustasının bir camı kesmesi
tındaki en büyük imtihanlardan biri oldu- gibi narin, dülgerin bir tahta parçasını yont-
ğunu söylüyor. Çünkü bir şehri; toprağın ması gibi kıymık kıymık batar memleket öz-
baharı, dalların yeşili, dağların güneşi öz- lemi insanın kalbine.
lediği gibi özleriz. Tekrar gitmek için bayramı, dönmek için
“ İplik iplik nasıl yağarsa yağmur ihtiyar bir emekliliği beklersin. Sahi, emekli ikramiye-
si köyde kaç dönüm tarla ediyordu ya da o
çatının kiremitlerine, memleket hasreti de
doğup büyüdüğün mahalledeki ara katı al-
öyle yağar gurbetteki yüreklere. Tuğla bir
İnsanın baba ocağında bacadan nasıl süzülürse duman sessizce maya yetecek mi bankadaki paran? Her ay
göğe, memleket hasreti de öyle tüter içi-
maaş aldığında biriktirir durursun özlemin
içtiği çaylar daha mizde. Otobüs duraklarının önünde birikir biteceği günü. Belki satın alacağın ev kah-
bir demli; yürüdüğü hasret, gök aynı gök değildir bilirsin, Arna- venin karşısındaki mavi badanalı, bahçesin-
yollar daha bir keyifli; vut kaldırımlar doğup büyüdüğün o sokak- de akasyalar yetişen, çatısında leyleklerin
dinlediği türküler daha takilerin kötü bir kopyası gibidir sanki. konakladığı bir evdir. Bahçeye her çıkışında
kuşlardan önce, kahveden gelen çay kaşık-
bir içli giderdi. Çünkü Memleketinden insan manzaraları ararsın larının bardakların içinde dönüp durduğu-
insan duyduğu şehre işlek bir caddede ama parklardaki kuşların nu duyarsın. Belki de caminin karşısındaki
değil hep doğduğu şehre ötüşünü bile benzetemezsin şehrinin kuş- üç katlının ikinci katına talip olursun. Oda-
nın içi sabaha kadar minareden gelen o ye-
larına. Oysa insan her yerde aynı insandı
vurulurdu. ama sabahları selamlaştığın komşuların şil ışıkla aydınlanır. Gurbette duyduğun her
bir başka gülerdi. Oysa serçe her yerde ezan sesi önce namaza sonra sılaya çağır-
aynı serçeydi ama balkon ipindeki kurut- mamış mıydı seni?
malıklara konanlar bir başka öterdi.
İnsanın baba ocağında içtiği çaylar daha
bir demli; yürüdüğü yollar daha bir keyifli;
dinlediği türküler daha bir içli giderdi. Çün-
kü insan duyduğu şehre değil hep doğduğu
şehre vurulurdu. Gurbetin soğuk, hüzünlü
ve rutubetli havasının içine düşüverince in-
ÇEVRE VE ŞEHİR OCAK 2020 73