Page 173 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 6
P. 173

Emel Ünal


                   1.  Giriş

                   İklim değişikliği veya iklim krizi artık her alanda sıklıkla karşılaşılan, temel
                 gündelik alışkanlıkların değişmesine neden olan bir olgudur. Üzerine teknik
                 veya hukuki yönden birçok araştırmalar yapılmakla birlikte, her geçen gün ulu-
                 sal veya uluslararası medyada hakkında bir açıklama veya bir doküman yayım-
                 lanmaktadır.
                   Özellikle uluslararası mevzuatın gelişim süreçleri ve bu mevzuatların ulusal
                 mevzuata  aktarımıyla  ilgili  kurallar,  kavramlar  ve  davalar  kasırgası  ile  karşı
                 karşıya kalınan bu dönemde tüm gelişmeleri yakından takip etmek de oldukça
                 güçleşmektedir.
                   Öncelikle  bilimsel  alandaki  gelişmeler  neticesinde  adı  konulan  iklim
                 değişikliği, 1972’de Uluslararası İnsan Çevresi Konferansı, 1987’de Ozon Ta-
                 bakasını  İncelten  Maddelere  İlişkin  Montreal  Protokolü,  1992’de  Rio  Zirvesi
                 ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 1997’de
                                                                            1,
                 Kyoto Protokolü ve 2015’de de Paris Anlaşması gibi uluslararası düzenlemeler-
                 de gelişmiş, çerçevesi çizilmiş ve birden fazla disipline yayılmıştır. İklim adaleti
                 ve adil geçiş kavramlarının ortaya çıkışı, ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluk-
                 lar ilkesinin uygulanışı, ticaret hayatının etkilenmesi ve en temelde “güvenli,
                 temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrede yaşama hakkının” tanınması neden-
                 leriyle iklim değişikliği, insan hakları bağlamından ayrı düşünülemeyecek bir
                 olgu hâline gelmektedir.
                   Değişen iklim, insan onuruna yakışır bir şekilde yaşama hakkından yararlan-
                 mayı zorlaştırarak en temel insan hakkının zedelenmesine yol açmaktadır.
                   Bilimsel gerçekliklerin hak kavramı temeline oturması, pozitif hukuk kuralla-
                 rının konulmasıyla olduğu gibi uyuşmazlıklar neticesinde verilen kararlarla da
                 gerçekleşmektedir.
                   Günümüzde devletlerin anayasalarında veya kanunlarında “çevre” kavramı
                 sıklıkla yer almaktadır . Ancak “iklim” kavramının çevre başlığının da üstün-
                                    2
                 de daha kapsayıcı bir kavram olduğu değerlendirildiğinde henüz devletlerin
                 anayasalarında iklim veya iklim değişikliği kavramının tam anlamıyla yer alma-
                 dığı görülmektedir. Oysaki önemi bilimsel gerçeklerle de kabul edilmiş iklim




                 1   BMİDÇS, 21 Mart 1994’te yürürlüğe girmiştir. Türkiye BMİDÇŞ’yi, 21.10.2003 tarihli ve 25266
                 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 16.10.2003 tarihli ve 4990 sayılı Uygun Bulma Kanunu ile 2 Mayıs
                 2004’te 189’uncu taraf olarak iç hukukumuza aktarmıştır (https://www.mfa.gov.tr/bm-iklim-degisik-
                 ligi-cerceve-sozlesmesi.tr.mfa, ET: 06.05.2024).
                 2   Yeşil anayasacılık kavramı üzerine yazılı metinlerdeki kavramların kullanımı veya yargı kararla-
                 rının bu alandaki rolü üzerine ayrıntılı bilgi için bkz. Gönenç, Levent/WEIS, Lael: Yeşil Anayasacılık,
                 TEPAV Yayınları, Ankara, 2023.



                172 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi
   168   169   170   171   172   173   174   175   176   177   178