Page 43 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 4
P. 43

Seda Kundak


               Yapıların riskli olarak tanımlanabilmesi için bir dizi mühendislik kontrollerin
            yapılarak  değerlendirilmesi  gerekmektedir.  Ancak,  toplumun  gözünden
            riskli  yapı  kavramının  kapsamını  görebilmek,  ev  satın  alırken,  kiralarken  ya
            da  kullanırken  göz  önüne  alınabilecek  kriterlerden  biri  olması  anlamında
            önem  teşkil  etmektedir.  Genel  tabloya  bakıldığında,  her  üç  önermenin  de
            katılımcılar  tarafından  yüksek  düzeyde  onay  almış  olduğu  görülmektedir
            (Şekil 4). Eski yapıların riskli olup olmadığına ilişkin soruda 2019 yılı anketinde
            4. Ringde farklılaşan ve eski yapıların riskli olmadığı yönünde %33 oranında
            görüş  bildirilmiştir.  Silivri  depremi  sonrasında  yapılan  anket  çalışmasında,
            önceki dönemlere göre farklılaşma 1. Ringde dikkat çekmektedir. Bu bölgede
            katılımcıların yaklaşık %16’sı eski yapıların riskli olduğu görüşüne katılmadıklarını
            belirtmişlerdir. Kaçak yapıların riskli olma durumu sorulduğunda, bir önceki
            soruya göre daha yüksek bir onay olmakla birlikte Silivri depreminin bu önerme
            üzerinde bir farklılaşma yaratmamış olduğu görülmektedir. Taşıyıcı sistemine
            müdahale  edilmiş  yapıların  riskli  olma  durumu  hakkındaki  görüşler  diğer
            sorulara verilen cevaplarla paralellik gösterse de bu önermeye katılmayanların
            ya  da  kararsız  olduklarını  belirtilenlerin  oranını  göz  ardı  edilmeyecek
            düzeydedir.
               Katılımcıların ikamet edilen yere ilişkin risk değerlendirmelerini içeren bu
            soru paketi, anket formu soru sıralamasında, katılımcıların algılarını manipüle
            etmemek için riskli yapılara ilişkin değerlendirme yaptıkları sorulardan önce
            sorulmuştur.  Ancak,  bu  metin  içerisinde  anlatım  bütünlüğünü  sağlamak
            amacıyla  cevaplar  bu  aşamada  değerlendirilmiştir.  2013  ve  2019  anketleri
            karşılaştırıldığında, katılımcıların hem yaşadıkları bölgeye hem de yaşadıkları
            yapıya  ilişkin  görüşleri  olumsuza  doğru  evrilmiştir  (Şekil  5).  Özellikle  1.
            Ringde yaşayanların 2019 yılı anketindeki bölge ve binaya ilişkin sonuçlarına
            bakıldığında, yaşadıkları bölgeyi riskli görenlerin oranının yaşadığı binayı riskli
            görenlerin  oranında  daha  düşük  olduğu  görülmektedir.  Silivri  depreminin
            konuya  ilişkin  endişe  ve  hassasiyeti  artırması  beklenirken,  tam  tersi  bir
            değerlendirmeyle  karşılaşılmıştır.  Bu  durumun  birkaç  sebebi  olabilir.  Silivri
            depremi  referansıyla  hem  yaşadıkları  bölgenin  hem  de  yapılarının  tahmin
            ettikleri kadar riskli olmadığını düşünmüş olabilirler. Depremi az hissetmiş ya
            da hiç hissetmemiş olabilirler veya yaşadıkları yapı, 1999 depremi sonrası inşa
            edilmiş olabilir.















             28  Çevre, Şehir ve İklim Dergisi
   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48