Page 257 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 4
P. 257
Tuğrul Çamaş - Menaf Turan
2.2. Anadolu Yarımadasında Fay Hatları
Anadolu yarımadasına tarihi ve stratejik önem kazandıran coğrafi konumu
aynı zamanda afet riski taşıyan depremsellik bakımından da son derece
yoğundur. Yarımada fay hatlarının kesiştiği ve hatta üst üste bindiği bir yer
olarak Arap ve Afrika Levhalarının Avrasya Levhasına doğru hareket ettiği
bir yerde bulunur. Bu sıkışma rejimi birçok aktif fayın oluşumunu ve bölgenin
depremselliğini kontrol eder. Bölgenin genel tektonik yapısı, kuzeye doğru
hareket eden Arap Levhasının Anadolu Levhası ile çarpıştığı, Bitlis Zagros
Bindirme Fay Kuşağı (BZTFB) olarak bilinen deformasyon zonu tarafından
kontrol edilmektedir. Bölgedeki baskın fay zonları, Doğu Anadolu Fay Zonu
(DAFZ), Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) ve BZTFB’dir. Çarpışma, sağ yanal
doğrultu atımlı KAFZ’nin sol yanal DAFZ ile birleştiği Karlıova Üçlü Kavşağı
üzerinden yönetilmektedir. Ek olarak, bu kavşağın doğusunda, hakim unsurlar
çoğunlukla KB-GD doğrultulu sağ yönlü ve KD-GB doğrultulu sol yanal faylardır.
D-B doğrultulu Muş, Van Gölü ve Pasinler rampa havzaları Doğu Anadolu
Bölgesi’ndeki diğer önemli tektonik unsurlardır (mta.gov.tr, 2023; wikipedia.
org, 2023). Yukarıda bahsedilen bu aktif tektonik rejim nedeniyle bölgede
bugüne kadar çok sayıda deprem yaşanmıştır (Işık vd., 2021). Bundan sonra da
bu depremlerin yaşanabileceği gerçeği tartışma götürmez bir gerçektir.
2.3. Afetler ve Türkiye
Afet canlı ve cansız çevreye büyük zarar veren, önemli ölçüde can ve mal
kayıplarına neden olan, ekonomik ve sosyal kayıplar oluşturan doğal ve insan
kaynaklı olağan dışı olaylar şeklinde tanımlanmaktadır. Buna göre; insanların
sebep olduğu afetlere beşeri, doğal olaylar sonucunda meydana gelen
afetlere ise doğal afet denir. Yukarıda değinilen konjonktürel gerçekliklerin
yanı sıra Türkiye’de kendi coğrafyasının yapısına ve iklimine bağlı olarak
jeolojik, hidrolojik ve meteorolojik değişimlerinin yol açtığı doğal afetler
yaşanmaktadır. Türkiye, tektonik oluşumu, jeolojik yapısı, topografyası ve
meteorolojik özellikleri ve son yıllarda yaşanan iklim değişikliği gibi nedenlerle,
her zaman doğal afet tehlikesi ve riskine sahip olan bir ülkedir. Ülkenin fiziksel
ve sosyal zarar görebilirliğinin de yüksek olduğu dikkate alındığında, meydana
gelen doğal olaylar büyük ölçüde can kayıpları, yaralanmalar, mal kayıplarına
yol açmaktadır. Türkiye’de başta depremler olmak üzere, heyelanlar, su
baskınları, erozyon, kuraklık, kaya ve çığ düşmeleri karşı karşıya kalınan
başlıca doğal afetlerdir. Ormanların tahribi ve buna bağlı olarak meydana
gelen şiddetli erozyon, bir yandan büyük ölçüde çevre sorunları ve ekonomik
kayıplara yol açarken, diğer taraftan da mevcut doğal tehlikelerin etkilerini
artırmaktadır. Bu durum aynı zamanda Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınması için
büyük bir risk kaynağı olmaktadır. Diğer yandan iklim krizi ve buna bağlı olarak
meydana gelen afetler bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’yi de tehdit eder
242 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi