Page 191 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 3
P. 191
İbrahim Yenigün-Vildan Balcı-Abdullah Yenigün-Sinan Uyanık
Giriş
Kentsel sistemler karmaşık ve çok katmanlı bir yapıya sahiptir. Küreselleşme
etkisi altında gözlenen büyüme süreçleri ve yoğun nüfus hareketleri nedeniyle
karmaşa, suç, trafik, sağlık, atık, enerji, su ve hava kirliliği, çarpık kentleşme,
kaynaklara ulaşım gibi konuların kentsel sistemlerin temel uğraş alanları
olduğu bilinmektedir. Geleneksel yöntemlerin bu uğraş alanlarının yarattığı
sorunlara çözüm üretmek konusunda yetersiz kaldığı açıkça ortadadır.
Başka bir deyişle, çoklu bir ağa dönüşen yaşam alanlarında toplumun refah
düzeyini yükseltebilmek ve sürdürülebilir düzeyde devam ettirebilmek için,
nüfus, kaynak, çevre ve bilgi işlem teknolojilerinin karşılıklı ve uygun olarak
düzenlenmesi adeta bir zorunluluk haline gelmiştir (Örselli ve Akbay, 2019).
Vatandaşların yaşam kalitesini ve kamusal hizmetlerden memnuniyetlerini
artırmak için Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT)’nin yaşamın her alanına entegre
edilmesi konusunda yerel düzeyde çalışmalarının son dönemde önemli ölçüde
artması (Harrison ve Donnelly, 2011) da kentsel sistemlere dair uygulanan
yöntemler konusunda eksen değişikliği yaşandığının önemli bir kanıtıdır.
‘Akıllı şehir’ yaklaşımının doğmasının temelinde, sınırlı doğal kaynakların
sınırsız insan ihtiyaçları için sürdürülebilir ve verimli biçimde kullanılmasında
ileri teknoloji desteğinin alınması fikri yer almaktadır. Sınırsız insan ihtiyaçlarının
kent yaşantısı içerisinde yerel düzeyde karar yönetim mekanizmalarını karşı
karşıya getirdiği sorunlara yeni bir bakış açısının geliştirilmesi pek çok alanda
etkisini göstermektedir (Mangır, 2016). Sağlıklı, güvenli ve yaşam kalitesi yüksek
çevrelerde sürdürülebilir politikalar ve uygulamalar geliştirilmesi için akıllı şehir
uygulamalarının önemli bir araç olduğu açıktır. Almanya tarafından öncülüğü
yapılan Endüstri 4.0 ve Japonya tarafından ‘yenilikçi bir felsefe’ olarak geliştirilen
Toplum 5.0 uygulamalarının ortak zemininde de aynı amaç ve hedefler olduğu
görülmektedir (Öztuna, 2019). Refah içinde yaşayan insan merkezli bir toplum
fikrinden yola çıkılan tüm bu yeni ve güncel uygulamalar, dijitalleşme ve yapay
zekânın etkisinin her yönüyle değerlendirildiği, insanların makine ve robotlarla
ilişkisinin en verimli biçimde sağlandığı bir toplum modeli olarak ortaya
konulmuştur. Şekil 1’de akıllı şehir uygulamalarının bileşenleri ve uygulama
alanlarına dair şema sunulmuştur.
176 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi