Page 257 - Çevre Şehir İklim - Sayı 2
P. 257
Zerrin Toprak Karaman - Özlem Çakır - Meriç Aziz Berge
yönetimi, sivil havacılık güvenliği, siber güvenlik, karayolu, demiryolu, havayolu
güvenliği, bölgesel sorunlar, küresel gelişmeler, uluslararası ilişkiler konuları” ile
yine fırtına olgusunu da içine alacak şekilde kurumsal ilgiye sahiptir.
Bu konu aslında ister dirençli ister sağlıklı kent anlatımı içinde değerlendirilsin;
sahip olduğu nüfus özelliği kimliğiyle; temel kentsel hizmetlerin yerine
getirilmesinde bilinen hizmet standartlarının sağlandığı, günün getirdiği iklim
değişiklikleri koşullarına karşı hizmetlerin etkin yerine getirilebildiği, hizmetler
yürütülürken yönetişim ve insan hakları, hukukun üstünlüğü ve etik/evrensel
değerler ile birlikte toplumsal-kurumsal sorumluluğun sağlandığı bir felsefeyi
gerektirmektedir.
Toplumsal direnç, hayatın rutin işleyişini bozan olayların yarattığı değişime
karşı koyarak cevap verebilme derecesidir. Alberti ve arkadaşlarına göre,
toplumun kentlerin ekosistemi ve beşeri faaliyetlerini/işlevlerini eş zamanlı
olarak dengede tutabilme becerisidir (Alberti vd., 2003). Dirençli yerleşimler
özetle, gelecekteki doğa ilişkili ve insan kaynaklı ekonomik, sosyo-kültürel ve
kurumsal, siyasi tehlikeleri bertaraf edebilecek, iyileştirecek güce ve sürdürebilir
kılacak yeteneğe sahip olmalıdır. Olası tehditleri karşılayabilecek kentler ve
kırsal alanlar bütünleşik düşünülmelidir. Kuşkusuz coğrafi özelliklerinden dolayı
dağlık alanlar, kıyı bölgeleri vb. koşullar içinde yerleşimlerin dayanıklılıklarını
nasıl artıracakları katılımcı müzakere ortamlarına yönelik çalışmaları da bir
zorunluluk haline getirmektedir.
Kent hayatı yaşam kalitesi göstergeleriyle ilgili yoksulluk, sağlık, göç, kültürel
dönüşüm, yeni ürünlerin biyo mühendisliği vb. çok yönlü konular nedeniyle
disiplinler arası araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Özellikle çoğu zaman sesini
duyuramayan avantajsız gruplar için disiplinler ötesi araştırmalara katılım,
endişelerini yürütme ve karar alıcı politika çevrelerine yönlendirmek için uygun
bir alan sağlayabilir.
İlgi odağımız olan, kuvvetli rüzgâr ve fırtınaların, başta tarım olmak üzere,
sektörel bütünleşiklik içinde değişimi öngörmek, yerleşim planlarını gözden
geçirme gibi toplumsal direnci artıracak ve en az kayıp ile olguları atlatmak
stratejik düşünmeyi gerektirir. Fırtına, hortum ve sel, su baskını nedeniyle ortaya
çıkan kriz süreçleri, yavaş yavaş deprem algısının önüne geçmeye başlamıştır.
Son yıllardaki iklimsel olgular bağlamında artık, “yangın ve fırtına” ilişkisi
kurulurken, ayni zamanda “sel, su baskını ve fırtına” ilişkisi de kurulmaktadır.
Fırtına tarihte de vardı, günümüzde var, gelecekte de artan oranlarda varlığını
sürdürecektir. Başka bir ifadeyle giderek fırtına daha çok yaşamda yer alarak,
kaos yaratacağı öngörülebilir bir olgudur.
Fırtına kıyı illerinde, deniz ve yüksek dalga anlamına gelmektedir.
Binalara, tarıma-seralara, hayvan varlığına da zararı olmakta ve tehdit
yaratmaktadır. Çatılar ve anten gibi eklemeler, uçma riski nedeniyle tehlikeli
243 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi