Page 21 - YEŞİL KASABA
P. 21

- YEŞİL K A S AB A -        - EL ÇİN KUZUCU -


 Çınar birden küçük, ucu çengele benzeyen,   Benim de dikkatimi çekmemişti. Bizim tarlaları-
 sopası ahşap bir nesne sordu. Her Şeyci tereddüt   mızı ve çiftliğimizi düşündüm.

 etmeden orta raflardan birine elini uzatıp yaprak   Çınar,
 toplayıcıya benzer bir nesne çıkardı. Onu,
               – Şimdi yanımızda sen varken bakalım Ber-
 – Böyle bir şey işiniz görür, diyerek Çınar’a   na çünkü bu garip durum siz taşındıktan sonra

 verdi. Kendi aramızda bu nesnenin Çınar’ın işi-  ortaya çıktı. Sizden önce ne rüzgâr türbini panel-

 ne yarayıp yaramayacağını fısıldaştık. Çınar ce-  leri ne de kuyular vardı, dedi.
 binden çıkardığı parayı Her Şeyci amcaya uzat-  “Annemlerin yaptığı çalışmalarla ilgili olabilir
 tı.  Sonrasında  dışarı  çıktık.  İçeri  küçük,  dar  ve   mi?” diye düşündüm ancak öyle olsa evde konu-

 karışık olduğu için biraz havasızdı. Açık havaya   şurlarken duyardım. Annemle babamı geldiğimiz-

 çıkınca derin bir nefes aldım. Zeynep ve Hasan,   den beri sadece akşam yemeklerinde görsem de
 Çınar’ın elindeki nesneyi inceliyor; bir yandan da   kuyular, yemek masasında konuşulan konulardan
 bunu nerede kullanacağını soruyorlardı.   biri  değildi.  Kasabadan  çiftliğe  doğru  yürüdük.
          Gerçekten de tarlaların kenarlarına büyük kuyu-
 – Tarlardaki gizemli kuyularda neler olduğu-
          lar açılmıştı. Bunlar şehirlerde yere gömülen çöp
 nu bununla öğrenebiliriz, dedi.
          kutuları gibi görünüyordu uzaktan.
 –  Anlaşılan  kasabada  gizem  hiç  bitmiyor,
               –  Kuyular,  tarlalarda  yaşadığını  bilmediği-
 dedim gülümseyerek.
          miz küçük canlılar için olabilir. Belki ekinlere za-
 Çınar’ın  bahsettiği  kuyular  üzerine  konuş-  rar vermesinler diye onlara yer yapılmıştır, dedi

 maya  başladık.  Neredeyse  bütün  tarlaların  ke-  Zeynep.
 narına  kuyular  açılmış.  Arkadaşlarımdan  hiçbiri   – Kediler, köpekler, solucanlar için sığınaktır;

 gündüz  vakti  kuyuları  kimin  açtığını  görmemiş.   kim bilir, dedi Çınar.


 20                                   21
   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26