Page 26 - YEŞİL KASABA
P. 26

- YEŞİL K A S AB A -                                                            - EL ÇİN KUZUCU -


               Çınar bir gün önce Her Şeyci’den aldığı nes-                           şey  varmışçasına  havlıyordu.  Boynunu  okşayıp
          neyi  çıkarttı.  Nesnenin  çengel  kısmı  ile  sopa-                        Dalga’yı sakinleştirdim. Dalga, çiftliğin ucundaki

          sı arasına bir ip bağladı. Hasan’ın ablası oltaya                           küçük arazimize doğru koştu. Biz de arkasından
          benzeyen bu nesneyi aldı ve kuyuya sarkıttı. İpi                            gittik. Arazinin etrafına beş altı tane kuyu açıl-

          çektiğinde heyecandan nefesimizi tutmuştuk.                                 mıştı! Ne zaman yapılmıştı hepsi, anlayamadım.

               – Çok ağır bir şey var sanki. Çekmekte zor-                                  – Berna, biz kuyulardaki sırrı çözmeye ça-

          lanıyorum, dedi.                                                            balarken  sen  neler  döndüğünü  biliyor  muydun?
                                                                                      Baksana,  en  fazla  kuyu  sizin  topraklarınızda,
               Hep birlikte sopaya asıldık. Bir türlü çekeme-
                                                                                      dedi Hasan.
          dik. Hasan’ın ablası ipi gevşetti, yeniden denedi.

          Sonunda  yapabilmiştik.  İpi  çekti,  çekti,  çekti  ve                           – Hayır, hiçbir fikrim yok. Akşam soracaktım
          çengel yukarı aniden fırlayıverdi. Ne yazık ki ucu                          ama  yorgunluktan  uyumuşum.  Sabah  da  uyanır

          bomboştu…                                                                   uyanmaz karşımda sizi buldum, dedim.

               –  Demek  ki  aşağıda  sert  bir  cisme  takıldı.                            Arkadaşlarımın  şüpheli  bakışları  tüm  ce-
          Biz  taşıyamayınca  da  serbest  kaldı.  Pes  etmek                         saretimi  toplamamı  sağladı.  “Haydi,  gidiyoruz!”

          yok, dedi Hasan’ın ablası. Kararlıydı.                                      dercesine elimi havaya kaldırdım ve kararlı adım-

               Dördüncü denememizde yüzeye çay taneleri                               larla kuyulara doğru yürüdüm. İlk kuyuya yaklaş-

          ve pilav artıklarıyla kaplı büyük bir parça porta-                          tığımızda burnumuza buram buram yemek koku-
          kal kabuğu çıkarttık. Kokusu burnumuzun direğini                            ları geliyordu.

          kırdığı için onu hemen kuyuya attık. Ellerimizi yı-                               Menemenli pilav Çınar’ın, sütlaçlı kuru fasul-
          kayabileceğimiz en yakın yer çiftliğimizdi. Dalga                           ye Hasan’ın, çekirdekli portakal kabuğu ise Zey-

          bizi kapıda karşıladı. Bana söylemek istediği bir                           nep’in tahminiydi. Hasan’ın ablası yakınlarda bir


                                      26                                                                           27
   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31