Page 88 - Çevre ve Şehir Dergisi - Sayı 12
P. 88


Tagor
İÇE DOKUNAN ADAMLAR

Rabindranath
"Sana evime gel demiyorum, benim uçsuz bucaksız yalnızlığıma gel"


























Babası Brahman bir din adamı olan Maharshi Devendranath
Tagore. Anlaşılacağı üzere Tagoregillerden, adı Rabindranaht,
varsıl bir ailenin çocuğu olarak dünyaya teşrif etmiş hazret.
Oldukça kalabalık olan familyanın ondördüncü çocuğu. Kalküta
doğumlu, gezegenimizi 2 Mayıs 1861'de şereflendirmiş. Daha
16 ila 17 yaşları arasında iyi bir şiir kumaşına sahip olduğu
keşfedilmiş. Şiir, Doğunun ışık olan dili değil mi zaten. Hint
kıtasındaki kıvılcımlarını onda çakmaya başladı. Himayalaları
aydınlatan ateş değil kelimelerdir bin yıllar boyunca. Daha fe-
nerin keşfedilmediği yıllarda Upanişadlar aydınlatmış geceyi. O
tarihlerin takvimdeki adı Tagore. Tagore'la kelime olur bütün
BAHÇEVAN - 1- bir anakara. Gandhi sükut sıcaklığındaki bir eylemin yeniden
Huzursuzum. Uzak uzak şeylerin susuzluğu var bende. bedenlenmesiyse, Tagore'da bir eylemin kelime olup dile gel-
mesinden başka birşey değildi. 1880 yılında İngiltere'de süren
Ruhum loş uzakların eteğinden tutmak iştiyakiyle çırpınıyor. öğrenimini yarıda kesti ve memleketine döndü. Edebiyata, re-
Ey büyük Öte, ey şütünün tiz çağırışları. sime ve müziğe olan ilgisi tahsilden daha önemliydi onun için.
O da kendi önemsediği şeylerin peşinden gitti ve birçok oyun,
Uçacak kanatlarım olmadığını ve burada bu noktada ebediyen kalmağa birçok şiir kitabı, birçok öykü yazdı.
mecbur bulunduğumu unutuyorum.
Şair, etten kemikten meydana gelen bir varlık olmanın ötesin-
Uyanık ve istekliyim. Garip bir ülkede bir yabancıyım. de, kelimelerin büyüsüyle hayatın kulağına üflenmiş bir sevda
türküsü değil midir? Hangi nota sözden daha müziklidir aşkın
Sesin nefesin bana imkansız ümidi fısıldayarak ulaşıyor. seyir defterinde, hangi ezgi bir sevgiliyi dilin büyülü atmosfe-
Dilin, kalbime tıpkı kendisi gibi aşinadır. ri kadar sarhoş edebilir? Tagore bütün bunların hayatta bir
Ey Öte’yi arıyan, ey şütünün tiz çağırışları. yansıması olduğunu bildiği kadar, hayatın da bunlara onul-
maz bir şekilde etki ettiğini kavramıştı. Onun için dindardı.
Yolu bilmediğimi ve kanatlı atım olmadığını unutuyor, Onun için hayatı seviyordu. İnsanlarını seviyordu. Her büyük
ebediyen unutuyorum. gibi o da kendinden evrensele açılmanın bir yolunu bulmuş-
tu. Bir iddiayı kendi toprağının dilinde kanıtlıyordu. Artık
Hindistan'ın İngilizlerin elinden kurtulması lazımdı. O kendi
Tedirginim. Kalbimin içinde bir gezginim. topraklarına şiir ekerken, İngilizler de ona, daha sonrasında
Uzayan saatlerin güneşli sisinde, semanın mavilikleri içinde reddedeceği sir ünvanını vereceklerdi. O, elde ettiği ünvanı
reddederken aldığı zamankinden daha bir yakışıklıydı elbette.
hayalin en engin şekiller alır. Kendi anlayışında bir okul kurdu. 1913 yılında 'Gora' adlı ro-
Ey en uzak son, ey şütünün tiz çağırışları. manıyla Nobel Edebiyet Ödülü'nü aldı. 300 civarında şarkının
Yalnız başına oturduğum evin her tarafındaki kapılarının söz yazarıdır. Hindistan milli marşının sözleri de ona aittir.
1926'da İstanbul'u da ziyaret eden Tagore, bu tarihten 15 yıl
kapalı olduğunu unutuyor, ebediyen unutuyorum.! sonra 1941 yılının 7 Ağustos'unda hayata veda eder. Ne diye-
lim toprağı bol olsun.

88 | ÇEVRE ve ŞEHİR | ARALIK 2012
   83   84   85   86   87   88   89   90   91   92   93