Page 105 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 4
P. 105
Aslı Ulubaş Hamurcu
mevcut ulusal yasal ve yönetsel yapının da işaret etmekte olduğu üst ortak hedef
olan sürdürülebilirlik gelmektedir. Ulaşılmak istenen üst hedef ortak olmasına
rağmen her bir alt hedef özelinde ayrı ayrı ve parçacıl süreçler gözetilerek
ortaya konan strateji belgeleri ve de yol haritalarının varlığı, uygulamaya da bu
doğrultuda yön vermektedir. Bu durum, birbiriyle örtüşen/kesişen birden fazla
yasal ve yönetsel dayanağın varlığına işaret ederken, bir yandan da, mükerrer
içerikler sebebiyle bürokratik süreçleri zora sokmakta, yetki çakışmalarına
sebebiyet vermektedir. Benzer şekilde, ulaşılmak istenen hedeflerin
somut olarak izlenmesini ve değerlendirilmesini de güçleştirmektedir. Bu
bağlamda, hayata geçirilecek ulusal eylemlerin gerek akıllı şehirler gerekse de
sürdürülebilirlik hedeflerini kapsar nitelikte olması ve ortaklıkların kurulması,
geleceğin kentleri ve kent yaşamı açısından kritik önem taşımaktadır. İlgili
kapsayıcılığın sağlanabilmesi ve de ortaklıkların kurulabilmesi için çalışma
kapsamında oluşturulan performans gösterge matrisinin başlangıç için altlık
olarak kullanılabileceği öngörülmektedir.
Teknoloji Determinist x Sosyal Determinist
Akıllı Kent 1.0, teknoloji geliştiricilerini ve geliştiricilerin tekil sorun bazlı
sundukları çözümlerini odağına alan ancak teknolojinin toplumsal boyutunu
göz ardı etmesiyle eleştirilen bir modeldir (Vishnivetskaya ve Alexandrova,
2019). Yapılan eleştiriler doğrultusunda geliştirilen Akıllı Kent 2.0 modeli
ile toplumsal boyutun sürecin bir parçası haline getirilmesi hedeflenmiştir
(a.g.e). Buna rağmen, bu hedefe tam anlamıyla ulaşılamamıştır. Bu hedefe
ulaşılamamasının temel sebebi, sürecin tek taraflı işletilmiş olmasından
kaynaklıdır. Yurttaş, kendisine sunulan arayüz aracılığıyla tek taraflı bir bilgi
alış-verişi ilişkisi kurabilmektedir. Geleneksel yöntemlerle gerçekleştirilen (örn,
dilekçe) bilgi alma hakkından tek farkı, ilgili sürecin, dijital araçlar yardımıyla
dijital yollarla gerçekleştirilmesidir. Bu durum, Akıllı Kent 3.0 modelinin
geliştirilmesini gerekli kılmıştır. Bu modele göre yurttaş, karar alma süreçlerinin
aktif bir bileşeni, yani aktörü haline gelmektedir (a.g.e). Başka bir deyişle, Akıllı
Kent 3.0 modelinde tek taraflı bir bilgi alış-verişi ilişkisinin ötesinde bir etkileşim
söz konusudur. Yaratılacak bu etkileşim ile yurttaşların kentleri benimsemesi
yönünde olumlu sonuçlar alınması hedeflenmektedir.
Akıllı kent konseptinin/modelinin geçirmiş olduğu evreler incelendiğinde,
zaman içerisinde bilginin sunulduğu ve talep edildiği bireysellikten toplumsal
boyutun ön plana çıkmaya başladığı kitlesellik ön plana çıkmaktadır. Bu
değişimin temelinde toplum ya da geniş kitleler tarafından kabul görme ihtiyacı
yatmaktadır. Toplum ya da geniş kitleler tarafından kullanılmayan veya kabul
görmeyen teknolojinin sürekliliği kadar sürdürülebilirliği de söz konusu değildir.
Bu bağlamda, teknolojiyi odağına koyan teknoloji determinist yaklaşımın terk
edilerek sosyal determinist yaklaşımın benimsenmesi toplum odaklı, kapsayıcı
90 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi