Page 272 - Çevre Şehir İklim - Sayı 2
P. 272

Turizm ve İklim Değişikliği Üzerine Bir Değerlendirme


            faaliyetlerin  sürekliliğinin  sağlanmasında  en  büyük  risk  unsurlarından  biri
            olan  ‘iklim değişikliği’ sorununun ivedilikle ele alınması ve sektöre etkilerinin
            değerlendirilmesi ön plana çıkmaktadır.
               Zira  deniz  turizmi,  kültür  turizmi,  dağ  ve  kış  turizmi  gibi  turizm  türlerinin
            tamamının doğal kaynaklara bağlı olduğu ve iklim değişikliği ile ilişkili aşırı
            hava  olaylarının  ve  afetlerin  tüm  turizm  türlerini  etkilediği  aşikârdır.  Sektör
            kapsamında  sürdürülebilir  bir  turizm  planlaması  için  iklim  değişikliğinin
            etkilerinin değerlendirilmesi bu nedenle önemlidir.
               İklim  değişikliği  kavramına  bakıldığında;  “yağış,  sıcaklık,  rüzgârlar  ya
            da  basınç  gibi  iklim  elemanlarının  ortalama  durumunda  ya  da  onların
            değişkenliğinde belirli bir zaman dönemi (onlarca yıl ya da daha uzun yıllar)
            boyunca  süren  herhangi  bir  sistematik  değişiklik  veya  istatistiksel  olarak
            anlamlı  değişimler”  olarak  tanımlandığı  görülmektedir  (Philander,  2008:
            1130).  IPCC  tarafından  yapılan  bilimsel  çalışmalar  çağımızda  yaşanan  iklim
            değişikliğinin  temel  sebebinin  insan  faaliyetleri  olduğunu  işaret  etmektedir
            (IPCC, 2014). IPCC’nin (2014) 5. Değerlendirme Raporunda 20. yüzyılın ikinci
            yarısından  günümüze  kadar  yaşanan  yüzey  sıcaklık  artışındaki  en  önemli
            sebebin (%95) insanların sebep olduğu sera gazı salımındaki artış olduğu ve
            önceki yayımlanan raporlara kıyasla bu etkinin somut olarak kanıtlandığı ifade
            edilmiştir (MGM, 2021).
               İnsanların  gerçekleştirdiği  faaliyetlerin  iklim  değişikliğinde  önemli  bir
            rol  oynadığına  ilişkin  benzer  bir  tespit  İsrail  merkezli  Weizmann  Bilim
            Enstitüsü’nde gerçekleştirilen ve 2020 yılının sonlarında Nature’da yayımlanan
            Global Human-Made Mass Exceeds All Living Biomass başlıklı çalışmasında
            da ifade edilmiştir (Elhacham vd., 2020).
               Bu hususlar esasen ilk olarak 1992 yılında Rio de Janeiro’da  gerçekleştirilen
            BM Zirvesi sonucunda kabul edilen önemli bir belge olan ve Türkiye’nin de
            tarafı  olduğu  BM  İklim  Değişikliği  Çerçeve  Sözleşmesi’nde  (BMİDÇS)  de
            vurgulanmış ve iklim değişikliği, atmosferin bütünlüğüne zarar veren ve doğal
            etmenlerin  yanı  sıra  özellikle  insan  aktiviteleri  nedeniyle  meydana  gelen
            olumsuz değişimler şeklinde tanımlanmıştır (Birpınar, 2022; Eraydın vd., 2011).
               Nüfusun hızlı bir şekilde artması, ormansızlaşma, doğal arazilerin ve kaynakların
            aşırı kullanımı ve ekonomik faaliyetler kapsamında farklı sektörlerde fosil kaynaklı
            enerji türlerinin aşırı kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan sera gazı emisyonları
            gibi nedenler iklim değişikliğini ortaya çıkarmaktadır (Birpınar, 2022: 24).
               İklim değişikliğinin farklı şekillerde tarihi çağlar boyunca yaşandığı ve özellikle
            sanayi  devrimi  sonrası  dönemde  antropojenik  etki  ile  birlikte  hız  kazandığı
            ifade edilmektedir (IPCC, 2014). Dünya Meteoroloji Örgütü tarafından 2021
            yılı Kasım ayında yayımlanan 2021 Yılı Küresel İklim Görünümü Raporu, küresel
            sıcaklık artışının geçmiş döneme nazaran 1,2 °C arttığını ortaya koyarak son 7
            yıl içerisinde tarihin en sıcak yıllarının yaşandığını belirtmektedir (WMO, 2021).


                                                                 Yıl 1 / Sayı 2 / Temmuz 2022  258
   267   268   269   270   271   272   273   274   275   276   277