Page 19 - Çevre ve çocuk Dergisi
P. 19

Birine yaşını sorarken "Kaç           Topraktan, tabiattan koptuk. Yeşil görme-
                                                  den yaşamaya alıştık. Bütün mutsuzlu-
            yaşıl gördün?" dermişiz               ğumuzun altında yatan neden bu. Günde

            eskiden. Yaşıl, yani yeşil,           kaç  kere  pencereden  dı-şarı  bakıyoruz,
                                                  soralım kendimize. Bazen hiç. Ne ba-
            bahar yeşili. "Yaş" kelimesinin       harı bekliyoruz ne cem-releri. Birinci
                                                  cemre, havaya; ikinci cemre, suya;
            buradan geldiği söylenir. Kaç         üçüncüsü toprağa düşerdi. Büyük-
                                                  lerimiz güzel bir olayı müjdeler gibi
            bahar yaşadın, kaç yeşille            “cemre düştü” derdi. Mevsimlerin
            bayram etti gözlerin?                 en renklisi, en kırılganı, en solgunu
                                                  sonbaharın geldiğini; sosyal medya-
                                                  da  gördüğümüz  “eylül”  paylaşımla-
            Yaş, yeşil, yaşamak kelimeleri arasındaki   rıyla hatırlıyoruz.
            bu özel ilişkiyi  değerli bu-lurum. Yaşama
 Baha Rüştü AYDIN  biçimimizi, şehir planlarımızı bu kültürel
            kodlara göre dü-zenlememiz gerektiğini   Oysa yaşamak bir gülü sevmekti. Hein-
                                                  rich Heine'in (1797-1856) me-zar taşında
            hatırlatır bana.
                                                  "Brenta'nın güllerini sevdi." yazıyormuş.
                                                  Sevdiği insanın gülle-riyle hatırlanmak is-
             Büyük şehirlerde yaşıyoruz. Yüksek binalar,   temiş muhtemelen. Şimdi onu anıyorsak
            kalabalık sokaklar, trafik, kırmızı ışık, kor-  istediği gerçek-leşmiş demektir.
            na… Huzur bulmak, dinlenmek, ailemizle
            hoşça vakit ge-çirmek için hafta sonları bir
            parça yeşil alan arıyoruz. Hayatın rutin akışı
            içerisinde kayboluyoruz çoğu zaman. “Alış-
            tığımız bir şeydi yaşamak” diyor Cahit Sıtkı.
            İşe  gitmek,  uyumak,  uyanmak,  beklemek
            gibi sıradan, biteviye, renksiz, kokusuz an-
            lar toplamı…

            Güneşini, ışığını, yeşilini bulamamış insan
            bir çiçek gibi solar. Bakış-ları donuklaşır,
            önce kendinden sıkılır, sonra herkesten.
            Anlamsız gelir ya-şadığı hayat. Tanpınar
            bu renksiz, cansız, havasız, ışıksız yaşam
            şeklini, bu “hayat yoksunluğu”nu şöyle ta-
            nımlıyor:  “İnsan  hayatı  buydu.  Yaşamak,
            baş-kaları tarafından muhasara altına alın-
            mak, yavaş yavaş boğulmaktı. Yaşa-mak..."
            (Huzur, Ahmet Hamdi Tanpınar)























 16  ÇEVRE VE ŞEHİR ŞUBAT 2021                                                                       ÇEVRE VE ŞEHİR NİSAN 2021  17
   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24