Page 18 - Çevre ve çocuk Dergisi
P. 18

Birine yaşını sorarken "Kaç           Topraktan, tabiattan koptuk. Yeşil görme-
                                                                                                                                                                            den yaşamaya alıştık. Bütün mutsuzlu-
                                                                                                                                      yaşıl gördün?" dermişiz               ğumuzun altında yatan neden bu. Günde

                                                                                                                                      eskiden. Yaşıl, yani yeşil,           kaç  kere  pencereden  dı-şarı  bakıyoruz,
                                                                                                                                                                            soralım kendimize. Bazen hiç. Ne ba-
                                                                                                                                      bahar yeşili. "Yaş" kelimesinin       harı bekliyoruz ne cem-releri. Birinci
                                                                                                                                                                            cemre, havaya; ikinci cemre, suya;
                                                                                                                                      buradan geldiği söylenir. Kaç         üçüncüsü toprağa düşerdi. Büyük-
                                                                                                                                                                            lerimiz güzel bir olayı müjdeler gibi
                                                                                                                                      bahar yaşadın, kaç yeşille            “cemre düştü” derdi. Mevsimlerin
                                                                                                                                      bayram etti gözlerin?                 en renklisi, en kırılganı, en solgunu
                                                                                                                                                                            sonbaharın geldiğini; sosyal medya-
                                                                                                                                                                            da  gördüğümüz  “eylül”  paylaşımla-
                                                                                                                                      Yaş, yeşil, yaşamak kelimeleri arasındaki   rıyla hatırlıyoruz.
                                                                                                                                      bu özel ilişkiyi  değerli bu-lurum. Yaşama
                                                                Baha Rüştü AYDIN                                                      biçimimizi, şehir planlarımızı bu kültürel
                                                                                                                                      kodlara göre dü-zenlememiz gerektiğini   Oysa yaşamak bir gülü sevmekti. Hein-
                                                                                                                                                                            rich Heine'in (1797-1856) me-zar taşında
                                                                                                                                      hatırlatır bana.
                                                                                                                                                                            "Brenta'nın güllerini sevdi." yazıyormuş.
                                                                                                                                                                            Sevdiği insanın gülle-riyle hatırlanmak is-
                                                                                                                                       Büyük şehirlerde yaşıyoruz. Yüksek binalar,   temiş muhtemelen. Şimdi onu anıyorsak
                                                                                                                                      kalabalık sokaklar, trafik, kırmızı ışık, kor-  istediği gerçek-leşmiş demektir.
                                                                                                                                      na… Huzur bulmak, dinlenmek, ailemizle
                                                                                                                                      hoşça vakit ge-çirmek için hafta sonları bir
                                                                                                                                      parça yeşil alan arıyoruz. Hayatın rutin akışı
                                                                                                                                      içerisinde kayboluyoruz çoğu zaman. “Alış-
                                                                                                                                      tığımız bir şeydi yaşamak” diyor Cahit Sıtkı.
                                                                                                                                      İşe  gitmek,  uyumak,  uyanmak,  beklemek
                                                                                                                                      gibi sıradan, biteviye, renksiz, kokusuz an-
                                                                                                                                      lar toplamı…

                                                                                                                                      Güneşini, ışığını, yeşilini bulamamış insan
                                                                                                                                      bir çiçek gibi solar. Bakış-ları donuklaşır,
                                                                                                                                      önce kendinden sıkılır, sonra herkesten.
                                                                                                                                      Anlamsız gelir ya-şadığı hayat. Tanpınar
                                                                                                                                      bu renksiz, cansız, havasız, ışıksız yaşam
                                                                                                                                      şeklini, bu “hayat yoksunluğu”nu şöyle ta-
                                                                                                                                      nımlıyor:  “İnsan  hayatı  buydu.  Yaşamak,
                                                                                                                                      baş-kaları tarafından muhasara altına alın-
                                                                                                                                      mak, yavaş yavaş boğulmaktı. Yaşa-mak..."
                                                                                                                                      (Huzur, Ahmet Hamdi Tanpınar)























       16  ÇEVRE VE ŞEHİR ŞUBAT 2021                                                                                                                                                                                           ÇEVRE VE ŞEHİR NİSAN 2021  17
   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23