Page 88 - Çevre ve Şehir Dergisi - Sayı 14
P. 88







Casa Batllo

Nasıl ki M. Foucault, pipoyu işaret ederek 'Bu Bir Pipo Değil-
dir' dediyse, Gaudi'de ondan yaklaşık bir asır kadar önce adeta
Barcelona'da yapmış olduğu Güell Park'ı için bu park artık bir park
değildir. Peki o zaman bu park nedir; bu park, gittikçe koyulaşan
bir düşten bütün acabaları bünyesinde barındıran bir hayalin eşi-
ğine kadar değişken bir sonsuzluktur. Gaudi'de dinin büyülü bir dili
vardı ve elini nereye değdirirse orayı değiştiriyordu. Parkta mozaik
desenli seramik parçalarından yapılan ejderler vardı. İnsanı ken-
di bilinmezliğine ve geçmişine çağıran mağaralar vardı. Psikoloji
vardı, gerçekliği deforme etme vardı, derinlik vardı, sanat vardı.
Ve Gaudi bütün sıcaklığı ile size insandan varlığa, kültürden me-
deniyete, yapıdan doğaya kadar bir şeyler anlatıyordu. Bu dil asla
çağdaşlarının dili değildi. Peki geçmişin dilini mi kullanıyordu. O da
hayır. Gaudi belki meleksiliğin dilini insanlara getirmenin o sınırsız
uzayında bulmuş olduğu ara lisanı insanlara tanıtmanın peşindeydi.
Doğrusunu söylemek gerekirse o bunu layıkıyla başardı.










































Guella Parkı o zaman Gaudi'de onu takip edecek ve hiç bir düz hat kullanmaya-
caktı. Oklid Geometrisini tashih edip onun yerine Riemann Geomet-
Bu alışılagelmiş bir bina değildi. Binanın dışında natürmort bir öge risini doğada hiç birşey düz değildir anlayışıyla getirip belki de en
olarak kafatası balkonlardan aşağıya sarkarmış gibi gir intiba bı- fazla yabancılaşacağı alan olan binaya adepte ediyordu. Herşey eğ-
rakıyordu. Diğer kafatasları ile birlite loş bir havada, görüntünün rilerden oluşuyordu artış tabliyede bile eğrilik vardı. Pek tabi ki bu
perdelenmeye başladığı yerde; bu kafatasları balkondan balkona yenilik diğer taraftan da bir dinamizmi hiç olmadık biçimler altında
uzanarak birbirleri ile fısıldaşan bir görüntüyü insanın içine bir kuş- binaya davet ediyordu. Pencereler birbirlerinden görüntü ve ifade
ku tohumu gibi bırakıyorlardı. Herşey doğaydı artık, apartman ilk olarak farklılaşıyordu, renkler binanın yüzeyinde bir alandan diğe-
defa doğanın diline yaklaşmış ve kendi dilinin kelimelerini bir yosun rine geçişte değişiyordu. Binanın yüzeyi bitksel motifler cennetini
tarlası gibi yüzeyine serpmişti. Bu doğanın devrimiydi, değilmi ki andırıyordu. Bu elbetteki apartmanda bir yeniliğin kadim bir iklimi
doğa her devriminde birbirine benzemeyen malzemeler kullanmştı, çağırarak da olabileceğini gösteriyordu.


86 | ÇEVRE ve ŞEHİR | ŞUBAT 2013
   83   84   85   86   87   88   89   90   91   92   93