Page 26 - Çevre ve Şehir Dergisi - Sayı 13
P. 26
yarısının hasta olduğunu görüyoruz. Biz hastayız, ilişkilerimiz eve dön, şarkıya dön/ şarkıya dön, kalbine dön, eve dön/ eve
hasta, içinde yaşadığımız zaman hasta, başımızı yasladığımız dönmek kendine sarkıntılık etmekten başka nedir/ orada, orada
toplum, sokaklar caddeler ve bulvarlarıyla bütün bir şehir, bütün bir beni yoklar intihara ayırdığım zamanlar…” dizeleriyle, bir
bir şehir nabzımızda can veriyor. Biz kendimizden önceyi ve modernlik erken ölümünü varoluşsal açıda haykırmıyor mu?
kendimizden sonrayı yaşıyoruz, türedi bir bilimimiz ve olmasını Yani eve dönmekle intihara açılan kapı, bir varoluş tashihi
istediğimizi bize anlatan bir tarihimiz var. Evet, hastayız ve bizim değil mi? Hiç olmayacak bir biçimde bütün kazanımlarını,
hastalığımızın etkin unsuru da, yaşadığımız bu türedi ilişkiler elindeliğinin beyhude coğrafyasında yeniden temize çekmek.
ağını başımıza atan bu şehirden, bu algı biçiminden başkası Yani yüksek rütbeden bir yabancılaşma. Potansiyel bir ötekinin,
değil. Bu, bir türden eşyayı tanımlayıp, tanımladığımız bu eşyaya bilinmezliğine kendini kurban etme hali.
maruz kalmamızla başlayan bir yabancılaşma. Tanımladığımız
şeyin bizi elde etmesi bu çağa ait bir şey ve bir anlamda da tanım Evet yüksek binalarımız insanlarımızı küçük düşürmekten
tutulması. Kendini aşan bir yapının kendi üzerine çökmesi hali. başka bir işe yaramadı, sokaklarımız bulvar adını alıp kendilerini
Bu süreç içimize ve dışımıza doğru durmadan genişleyip eşyanın yetkin kılma adına bizleri birbirlerimize kavuşturan kadim
adetini çoğaltmakla birlikte, tarihte bulduğumuz o insanı da ulaşım biçimi olmaktan çoktan çıktı, su artık laboratuarda
bilinmez mecralara doğru sürükledi. Vardığımız bu noktada, üretilen iki molekül hidrojen ve bir molekül oksijenden ibaret
modern insan, şehrin onu taşımış olduğu karmaşık ilişkiler ve sevdalarımız bile şehrin bir semtinde başlayıp merkezine
evreninde daha bir şaşkınlığa düşmüş değil mi? varıncaya kadar biten şehvetin kapı komşusu. Bizi terk edenin de
biz olduğunu görüyoruz bu sahte ilişkiler evreninde.
Evet, bahsettiğimiz bu yerde insanın kendine dönmesi bile
bir yabancılaşmadır. Değerli şair Murat Kapkıner’ in asli Modern site İnsanın sırlı camlara
bağlamından koparacağım “bana hiçbir şey oldu “ dizesinde insanının yarısının bakıp yüzüne karşı şöyle
olduğu gibi, olmuş olanlar, bir şey olmakla değil bir şey söyleyesi geliyor “sen bir
olmamakla tanımlanıyor modern insanın güncesinde. Artık her hasta olduğunu ötekisin oğlum”. Sanatınla,
şey birbirinin içine geçmiş. Bir şey, hiçbir şey olmanın tehdidi beklentilerinle, duygularınla,
altında gücünü gösteriyor bize. Değer ölçüm birimlerimiz görüyoruz. Biz düşüncelerinle, biliminle,
kaybolmuş sitemizde. hastayız, ilişkilerimiz sevmelerinle, yaşantınla ve
içinde kaybolduğun şehrinle bir
Ülkemdeki insanın tam anlamıyla modernleşip, modernleş/e/ hasta, içinde öteki... Yani yabancılaşan bir
mediğini anlamak için daha uzun analizlere gerek var mahlûk, bir dik sürüngen. Bana
sanıyorum. Bu nevzuhur insan kitlesel bir oranda yaşıyor mu yaşadığımız zaman son günlerde hissettirdiklerin
doğrusu bilmiyorum. Yalnız, İsmet Özel söz konusu bu insanın karşısında, öyle değil mi ey
ironik bir şekilde varoluşsal olarak öldüğünü “…kalbine dön, hasta, başımızı şehrim? Söylesene.
yasladığımız toplum,
sokalar caddeler ve
bulvarlarıyla bütün
bir şehir bütün bir
şehir nabzımızda
can veriyor.
26 | ÇEVRE ve ŞEHİR | OCAK 2013