Page 25 - Çevre ve Şehir Dergisi - Sayı 13
P. 25


















































bir yabancılaşma şekli ve icbar edilmiş bir sürgünlük olarak Biz kendimizden üzerinden ve insan ilişkileri
varlık alanına sürülmüş. Nereden mi? İlk önce Allah’tan, sonra dâhilinde.
kendinden, sonra doğadan, toplumdan ve şehirden. İnsan riskli önceyi ve
bir varlık; üzerinde ve bir aralık, bir arafta olma potansiyeli Zamanın aynasının kırıldığı
barındırıyor. Ama aralık onun seçimi değil, aralık insana vergi bir kendimizden sonrayı her yerde ötekileşen ne
alan ve iradenin de oldukça ötesinde. yaşıyoruz, türedi varsa, o yabancı/laşma/
dır. Yabancılaşma, insanın
Bundan sonrası ise elindelik pozisyonların başladığı alan, bir bilimimiz ve beklenmedik yol haritası.
asıl insan olma risk yüklenme işi orada başlıyor. Görüş Her dönemeçte ondan bir
kazanıyorsun, iyi ve kötüye karşı bir bilinç geliştiriyorsun ve olmasını istediğimizi işaret görmemiz mümkün.
seçim gücü artık senin elinde. İrade seni baştan ayağa asi Her tarafta onun izleri var.
edebilir. Ki çoğu zaman doğruluğa burun kıvırıp, asiliğe ise daha bize anlatan bir Evet, ötekinden bahsediyoruz.
bir yakın duruyor. Zaten doğru hayata ilişkin en özel pozisyon tarihimiz var. Öteki, aramızda maddi
değil midir? Beklide bulunamayışının en büyük nedeni bu; o mesafe koyduğumuz şey
da insanı insan yapan en büyük özelliklerden biri ve o da insan değildir yalnızca. ‘Öteki’, herhangi bir nedenden dolayı kendi
gibi aralık kokuyor. Oysa irade her iki tarafa da yakın; iyiliğin de içimizde metamorfoz geçiren dahili bir yapının da adıdır. Bu
kapı koşmuşu, kötülüğünde. İradenin paradoksal bir biçimde şekliyle özneldir ve yabancılaşmanın ta kendisidir. Her cümle
Allah’a karşı bir yabancılaşma olduğunu biliyoruz artık: bulantı bir yabancılaşmadır, her kelime her harf. Bu yazı da sahibine
kendine, alet doğaya, birey topluma ve şehir de insana karşı bir karşı bir yabancılaşmadır öyle biline. Etin, kemiğin, duyguların,
yabancılaşmadır. düşüncelerin bir yabancılaşma enstrümanı olduğunu görüyoruz
gök çatımız altında. Eflatun, “Asıl formlar idededir” derken böyle
Yabancılaşma öznenin bir durumudur aynı zamanda, bir yabancılaşmaya da işaret etmiş olmuyor muydu?
yoksa nesne en fazla yabancı olabilir. Çünkü yabancı dışarı
bir unsurken, yabancılaşma ancak ve ancak içkin olmak Bilindik bir yapıdan öngörülemeyen bir duruma geçmek;
zorundadır. Elbette her yabancılaşma, nesnenin özneye karşı bilimin, teknolojinin, birey olmaklığın ve şehrin acımasız
bir tahakkümünü belirgin hale getirir. Yani isimlendiğiniz şeyin tehditleri altında modern insan, tarihin hiçbir döneminde
konusu haline gelmişsinizdir nedense. Lakin bir durumun öznesi görmediği bir şekilde yabancılaşmış bir insandır. Gittikçe
başka bir pozisyonda apansız bir nesne olabilir. Pek tabii insan daralan bu cendereye dayanamayan modern site insanının



OCAK 2013 | ÇEVRE ve ŞEHİR | 25
   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30