Page 154 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 4
P. 154

Kent Planlama Perspektifinden İklimin Geleceğine İlişkin
                              Mekânsal Öngörüler: Antalya Havzası Örneği
               4. Tartışma ve Sonuç

               İklim değişikliği, mekansal, sosyal, ekonomik ve politik yönleriyle 21. yüzyılın
            en  önemli  sorunlarından  biri  haline  gelmiştir.  İklim  değişikliğinin  ölçeği,
            kapsamı  ve  hızıyla  ilgili  belirsizlikler  bulunmaktadır.  IPCC  (2022)  raporunun
            belirttiği  gibi,  iklim  riskleri  zamanla  daha  karmaşık  ve  yönetimi  zor  hale
            gelmektedir. Bunun yanında bölgelerle sektörler arasında hızla yayılmaktadır.
            Ancak,  yerleşimlerin  iklim  değişikliği  kaynaklı  ciddi  etkilere  maruz  kalacağı
            pek  çok  araştırmada  öngörülmekte  konunun  yaşamsal  boyutu  da  daha
            ciddi bir düzeye ulaşmaktadır. Bu nedenle risklere yönelik analizler, risklerini
            değerlendirmek,  yorumlamak,  iletmek  ve  azaltmak  için  kullanılan  güçlü  bir
            araçtır.
               Havza ölçeğinde yürütülen bu araştırma, bölgenin parametrelerindeki ciddi
            değişimi  mekânsal  olarak  yansıtmaktadır.  Bu  açıdan  bakıldığında  araştırma,
            UN  Habitat  tarafından  oluşturulan  planlama  modüllerinin  ilki  kapsamında
            süreci anlamaya yönelik olasılıkları ortaya koymaktadır. Özellikle az gelişmiş
            ve  gelişmekte  olan  ülkelerde  değişen  iklimin  etkilerini  anlamak  ve  önlem
            almak daha kritik bir konudur. Coğrafi yapısı nedeniyle iklimsel risklere karşı
            görece kırılgan bir konumda olan Türkiye, etkileri azaltmaya yönelik eylemler
            açısından  bakıldığında  öncelikle  çevreye  yönelik  ilgili  bakanlığın  kapsamını
            Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak güncelleyerek mücadele
            için  koordinasyona  yönelik  yönetsel  bir  adım  atmıştır.  İklimsel  risklere
            yönelik alınacak kararlara yönelik bir paydaş kurum altyapısı oluşturulmuştur.
            Modülün bir sonraki aşaması ise oluşan etkilerden en önemli ve kritik olanı
            tespit etmektir. Bu aşamada sorunlar ve hedefleri tanımlamak ve yol haritası
            oluşturmak gerekmektedir.
               Çalışma  alanında  yürütülen  geçmiş  araştırmalar,  kritik  sıcaklık  artışlarına
            dikkat çekmektedir. Durmuş vd. (2021), 1980-2019 yılları arasında maksimum
            sıcaklık  ortalamasının  Alanya  ve  Fethiye  gibi  kıyı  kesimlerde  maksimum
            sıcaklıkların  4  °C’ye  yakın  artacağına  ilişkin  modeli  istatistiki  açıdan  anlamlı
            bulunmaktadır. Doğal güzellikleri, deniz ve kültür turizmi potansiyeli ve tarımsal
            üretim kapasitesiyle ülke ekonomisinde önemli bir paya sahiptir. Yüksek nem ile
            birleşen aşırı sıcaklıklar, açık hava çalışanlarının üretkenliğini, tarımsal ürünlerin
            ihtiyacı olan koşulların değişmesiyle üretim verimini etkileyebilecektir. Sıcaklığa
            bağlı sonuçlar, birden çok dolaylı strese (ekonomik hasar, toprak kaybı, su ve
            gıda güvensizliği gibi) neden olabilir. İklim değişikliği doğrudan uluslararası
            çatışma gibi diğer felaket risklerini tetikleyebilir veya bulaşıcı hastalık yayılımını
            ve yayılma riskini şiddetlendirebilir. Bunlar güçlü aşırı tehdit çarpanları olabilir
            (Kemp  vd.,  2022).  Kıyı  bölgelerinde  yerleşimleri  tehdit  etmese  dahi  deniz
            seviyesi  yükselmesi  riski,  limanların,  rıhtımların,  depolama  alanlarının  sular
            altında kalması, tesislerin yeniden konumlandırılması ve onarımı ciddi finansal



                                                                 Yıl 2 / Sayı 4 / Temmuz 2023  139
   149   150   151   152   153   154   155   156   157   158   159