Page 79 - Çevre, Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 1
P. 79
Ayşe Sever Akdağ - Gülen Güllü
Giriş
1850’den beri ortalama atmosferik sıcaklıkları kaydeden Dünya Meteoroloji
Örgütü (DMÖ), en sıcak on sekiz yılın son yirmi yılda ölçüldüğünü açıklamıştır.
Bununla birlikte, atmosferik CO konsantrasyonu 1960 ile 2020 yılları arasında
2
310 ppm’den 409,8 ppm’e yükselmiştir (Lindsey R., 2020). Antropojenik
karbondioksit (CO ) salımları, atmosferik CO konsantrasyonundaki bu artışın
2
2
en büyük kaynağı ve ortalama küresel sıcaklığın yükselmesinin nedeni olarak
gösterilmektedir. İnsan faaliyetlerinden kaynaklı bu sıcaklık değişiminin, 2017
yılında, endüstri öncesi seviyenin yaklaşık 1°C üzerinde olduğu (muhtemelen
0,8°C ve 1,2°C arasında) ve sıcaklığın her on senede bir de 0,2°C arttığı
(muhtemelen 0,1°C ve 0,3°C arasında) ortaya konulmuştur (IPCC, 2014).
Sıcaklıktaki artış; sel, kasırga, kuraklık, sıcak hava dalgaları gibi aşırı hava
olaylarının sıklığının ve şiddetinin artmasına, buzulların erimesine ve deniz
seviyelerinin yükselmesine neden olmaktadır. Ayrıca, okyanus ve karadaki
karbon yutaklarının atmosferdeki CO birikimini yavaşlatmada daha az
2
etkili olacağı tahmin edilmektedir. Bu durum, doğrudan veya dolaylı olarak
yeryüzündeki insan hayatını ve ekolojik sistemleri tehlikeye atmaktadır (IPCC,
2021; Kenarsari vd., 2013).
Küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyeye kıyasla 2°C’nin altında tutmak
hatta 1,5°C ile sınırlamak ve buna bağlı olarak küresel ısınmanın risk ve
etkilerini azaltmak amacıyla Türkiye’nin de içinde bulunduğu 200’e yakın ülke,
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) kapsamında
düzenlenen Paris İklim Anlaşması’na imza atmıştır. En son Glascow’da
düzenlenen 26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26) ile
1,5°C hedefi yinelenmiştir.
İnsan kaynaklı küresel ısınmayı belirlenen bu seviyelerde sınırlamak için, nötr
bir karbon dengesine ve bu yüzyılın ikinci yarısında “net sıfır” CO salımlarının
2
elde edilmesine ihtiyaç vardır. “Net sıfır” hedefi için enerji ve endüstri
sektörlerinin çok hızlı ve kapsamlı bir dönüşümü gerekmektedir. Neredeyse
tüm geçiş senaryoları, belirlenen 1,5°C küresel sıcaklık artışı hedefine ulaşmak
için, dünyanın bir çok bölgesinde en azından önümüzdeki on yıllık süreçte
devam edecek olan fosil yakıta dayalı enerji üretimini, çimento, demir çelik ve
kimyasal üretimi gibi temel endüstriyel süreçler ile büyük ölçeklerde üretilecek
hidrojeni karbonsuzlaştırmak için CO Yakalama, Kullanma ve Depolama
2
(KYKD) teknolojilerinin uygulamaya konmasının gerekli olduğu konusunda
hem fikirdir (Mai Bui, 2020). Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)
Beşinci Değerlendirme Raporu’nda, KYKD içermeyen iklim modellerinin, salım
azaltma hedeflerine ulaşmada yetersiz olduğu belirtilmiştir. Daha da önemlisi,
KYKD içeren senaryolara göre azaltım maliyetlerinin de yaklaşık %138 arttığı
ortaya konmuştur. Bu, yenilenebilir enerjilerin ve nükleer enerjinin tek başına
64 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi