Page 9 - Çevre Şehir İklim - Sayı 2
P. 9
Afetlerin olumsuz etkileri şehirlerimizi gün geçtikçe daha fazla etkisi altına
almakta ve bu durum, 81 şehrimizin tamamında mimariden şehirciliğe, tarım ve
gıdadan eğitime, üretimden finansa, ulaşım ve lojistikten çevre politikalarına
kadar tüm yaklaşım ve yöntemlerin değişmesini, yeni koşullara uyumunu
mecburi kılmaktadır. Bu yeni politikanın kavramsal ifadesi olarak “dirençlilik”
öne çıkmaktadır. İklim değişikliği ve diğer tüm afetleri kapsayıcı bir kavram
olarak “dirençlilik” kentsel dönüşüm ve iklim değişikliğiyle mücadele
konusunda uluslararası çalışmalarda da etkin olarak kullanılan bir kavramdır.
Literatürde “bir tehlikeye maruz kalmış bir sistemin ya da toplumun, temel
yapılarının korunması ve yenilenmesi de dahil olmak üzere, tehlikenin etkilerini
zamanında ve etkili bir şekilde soğurma, eski hale dönüş ve iyileşme kabiliyeti”
(UNISD, 2009) olarak tanımlanan dirençlilik kavramında en fazla öne çıkan
unsurlardan biri iyileşme kabiliyetidir. Gündelik deyişle toplumun yaralarının
bir an önce sarılmasıdır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, gerek
iyileşme kabiliyeti olarak tarif edebileceğimiz kriz yönetimi süreci, gerekse de
afetler ortaya çıkmadan önce almış olduğu önlemler ve geliştirdiği stratejiler
ile risk yönetimi sürecinin merkezine dirençlilik kavramını oturtmuştur. Dirençli
şehirler, deprem başta olmak üzere yaşanan doğal afetlerin sebep olduğu
yıkım ve ölümlerin önüne geçilmesinde, “önleyici tedbirler” olarak büyük
katkılar sağlayacaktır. Özellikle kentsel dönüşüm, sosyal konut, tarihi kent
meydanlarının, sanayi alanlarının ve kırsal alanlarda yapıların dönüşümü, millet
bahçesi ve tüm altyapı projelerinin “dirençlilik” kavramı ekseninde yürütülmesi
son derece önemlidir. Bu kapsamda mekânsal planlamadan imar süreçlerine
yapım tekniklerinden kullanılan malzemeye, mimari projeden çevresel
duyarlılığa, enerji verimliliğinden sıfır atık uygulamalarına ve mahalle kültürüne
kadar tüm şehircilik faaliyetleri yeniden ve direnç odaklı tasarlanmaktadır.
Türkiye için bir milat olarak kabul edilen 1999 Marmara Depremi’nden
ve 2002 yılından sonra şehircilik yaklaşımında büyük değişimler yaşanmıştır.
Şehirleri dirençli hale getirmek her alanda öncelikli çalışma alanı olmuştur. Bu
çalışmaların sağlıklı yürütülebilmesi için öncelikle çok önemli yasal düzenlemeler
gerçekleştirilmiş ve buna bağlı olarak yeni uygulamalar hayata geçirilmiştir.
Deprem yönetmeliğinin hazırlanması, yapı denetim sisteminin kurulması ve
yaygınlaştırılması, zorunlu deprem sigortası uygulamasının yürürlüğe girmesi,
belediyeler ve TOKİ eliyle konut üretim çalışmalarının hızlandırılması, 2011
yılında yaşanan Van Depremi sonrasında Kentsel Dönüşüm Kanununun
yürürlüğe girmesi gibi uygulamalar bu kapsamda gerçekleştirilmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 2012 yılında “Türkiye’nin
Her Yerinde Kentsel Dönüşüm” hedefiyle başlattığı yerinde, gönüllü ve hızlı
kentsel dönüşüm seferberliği bu uygulamalar arasında şehir direncini artırıcı
etkisiyle vizyon projelerimizdendir. Kentsel dönüşüm projelerimiz kapsamında
bugüne kadar tam 3 milyon konutun dönüşümü tamamlanmış ve şehirlerin
VIII Çe
Çevre, Şehir ve İklim Dergisivre, Şehir ve İklim Dergisi