Page 2 - UMSHavaKirlenmesi
P. 2
UZUN MENZİLLİ SINIRÖTESİ HAVA KİRLENMESİ SÖZLEŞMESİ LONG RANGE TRANSBOUNDARY AIR POLLUTION CONVENTION
11.1. GENEL BİLGİ
Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (BM/AEK) Uzun Menzilli Sınırlar
Ötesi Hava Kirliliği Sözleşmesi (CLRTAP) 1983 yılında yürürlüğe girmiş ve Türkiye
bu Sözleşmeyi 23 Mart 1983 tarih ve 17796 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ba-
kanlar Kurulu Kararı ile onaylayarak taraf olmuştur. Ayrıca, BM/AEK tarafından yü-
rütülmekte olan USHK Sözleşmesinin önemli bir parçası da “Avrupa’da Hava Kirli-
liğinin Takibi ve Değerlendirilmesi İçin İşbirliği Programı” olup, EMEP faaliyetlerinin
uzun vadeli finansmanını sağlamak amacıyla akdedilen EMEP Finansman Protokolü
1985 yılında Türkiye tarafından onaylanmıştır. Ancak, günümüze kadar Sözleşme ve
EMEP Finansman Protokolü dışında, Sözleşmenin büyük önem taşıyan ve aşağıda
isimleri verilen teknik protokollerine taraf olunamamıştır.
Bunlar;
1) Kükürt Emisyonlarının ve Sınırlar Ötesi Taşınımlarının %30 Oranında azaltılması-
nın öngören 1985 tarihli Helsinki Protokolü,
2) 22 Kükürt Emisyonlarına daha ileri düzeyde azalımlar öngören 1994 tarihli Oslo
Protokolü,
3) Azotoksit (NOx) emisyonlarının azaltmayı hedefleyen 1998 tarihli Sofya Proto-
kolü (NOx)
4) Emisyonlarında daha fazla azaltılmasını amaçlayan ve önümüzdeki yıllarda imza-
ya açılması hedeflenen II. Azotoksit (NOx) Protokolü,
5) Uçucu Organik Bileşiklerini (VOCs) sınırlandıran ve 1991 yılında yürürlüğe giren
Cenevre Protokolü,
6) 1998 yılında imzaya açılan Kalıcı Organik Kirleticiler (POPs) ve Ağır Metaller
Aarhus Protokolleri (1998),
7) Asidifikasyon ve Ötrifikasyon ve Yer Seviyesi Ozon Kirliliğinin Önlenmesi Proto-
kolü,
8) 1999 tarihli Gothenburg Protokolü.
Geniş katılımlı toplantı ve platformlarda yapılan değerlendirmelerde genel olarak;
insan ve çevre sağlığı yönünden tüm protokoller desteklenmesine karşın, teknik alt-
yapı yetersizlikleri ve ülkemizin içinde olduğu ekonomik darboğaz nedeniyle gerekli
çevre yatırımlarının gerçekleştirilemediği gerçeği öne çıkmıştır. Ayrıca, protokol-
lerde adı geçen emisyonlar yönünden ülkemizde mevcut durumunu sağlıklı olarak
ortaya koyabilecek emisyon envanter çalışmasının olmaması ve buna paralel olarak
protokollerde tanımlanan sınır değerlerle karşılaştırma yapılamaması ortaya çıkan
diğer bir konu olmuştur.
2 3