Page 49 - KAYIP HARİTALAR
P. 49

- K A YIP HARİT ALAR -       - MUR A T KILIÇ -


 satıcılar  ürünlerini  sergiliyorlardı.  Yolda  yürü-  Begüm,
 yenler  birbirleriyle  selamlaşıyorlardı.  Bu  sırada   – Kesin kulaklıkları var. Yoksa birbirlerini na-
 karşılarına bir kale daha çıktı.
          sıl duysunlar, dedi.
 Begüm,
               Selçuk,
 – Kale içinde bir kale daha mı, dedi şaşkın-
 lıkla.        – O dönemde kulaklık mı vardı, dedi.

 Sude,         Sude gülerek açıkladı:

 – Bir kitapta okumuştum, şehrimizde dış kale   – Arkadaşlar şadırvanın akustik özelliği sa-
 ve iç kale olmak üzere iki kale varmış, diye açık-  yesinde birbirlerini duyabiliyorlar, dedi.
 ladı.         Begüm,
 Selçuk,       – Bir yaşıma daha girdim,  dedi gülümseye-

 –  Bunu  bilmiyordum.  Peki,  o  zaman  kaleler   rek.
 nereye gitti, diye sordu.
               Çocuklar  oyunlarına  devam  ederken  onlar
 Yollarına devam ederlerken bu soru kafaları-  da  sanal  gezilerine  devam  ettiler.  Kapı  Camisi
 nı meşgul ediyordu. Yol üstünde at arabaları var-  ve Aziziye Camisi’nin dış mimarisini inceledikten
 dı. Alışveriş yapanlar gümüş para kullanıyorlardı.   sonra  yakınlarındaki  sese  doğru  ilerdiler.  Sesin
 İnce Minareli Medrese’nin önüne gelmişlerdi. İçe-  geldiği dükkânda iki ustanın ayaklarıyla bir keçeyi
 ride öğrenciler ve öğrencilerin önlerinde kitaplar   yuvarlayarak dövdüklerini gördüler. Dükkâna gir-
 vardı.  İplikçi  Camisi’nin  arkasındaki  şadırvanda   diklerinde duvarlarda asılı lale motifli keçe çan-
 çocukların  oynadıklarını  görünce  oraya  doğru   talar dikkatlerini çekti. Dükkânın kapısının önüne
 yöneldiler. Şadırvandaki çocuklar “ne dedim duy
 beni” oynuyorlardı. Şadırvandaki karşılıklı sütun-  çıktıklarında bir eşeğin “Ai, ai!” sesiyle yerlerin-
 ların  önünde  duran  çocuklar  arkalarını  dönüp   den zıplayıp kaçmaları bir oldu. Bir eşekten kor-
 sessizce  fısıldaştıklarında  birbirlerini  duyabili-  kacakları  akıllarına  bile  gelmemişti.  Bu  sevimli
 yorlardı. O kadar mesafeden bu nasıl oluyordu?    eşekten korktukları için kendilerine güldüler.


 48                                   49
   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53   54