Page 61 - ATIKDAĞI ŞEHRİ
P. 61
- A TIKD A ĞI ŞEHRİ - - EVRİM ÖL ÇER Ö ZÜNEL -
lar, araba lastikleri dönüşüm için gönüllü oldu. ladılar. Hatta hafta sonları birkaç saat uzaklık-
Atıkdağı sirk korteji eşliğinde törenle fabrikaya taki küçük koruluğa gidiyorlardı. Koruluktaki son
uğurlandılar. Ayrıca eski kumaşlar market alışve- ağaçların altında piknik bile yapıyorlardı. Pikni-
riş torbası olacaktı. Kâğıtlar da takılara ve sanat ğe gittiklerinde Aziz ve arkadaşları etrafa atılan
eserine dönüşeceklerdi. Ömrünü tamamlayan çöpleri topluyordu. Kendilerinden önce piknik ya-
elektronik eşyalar ise fabrikada yenilenmek üze- panların çoğu ne yazık ki çöplerini orada bıra-
re biriktirilecekti. Böylece Atıkdağı günden güne kıyordu. Çöpleri toplama konusunda en hızlıları
küçülecekti. Yeşilvadi de eski güzel günlerine geri Emre’ydi. Bir çırpıda torbalarca çöp toplayabilir-
dönecekti. Üstelik atıkların el sanatına dönüştü- di. Ayşe, her çöpe dokunmak istemezdi ama Gi-
rülme aşamasında pek çok insan çalışabilecekti. zem bunu da eğlenceye çevirmişti. Eline ucu sivri,
Yapılan hediyelik eşyaların şehri ziyarete gelen iki uzun sopa alıp çöpleri onlarla toplama oyunu
turistlerin ilgisini çekebileceğini biliyorlardı. Atık- oynuyordu. Elleriyle çöp toplamayı sevmeyen-
lardan mobilyalar, takılar, oyuncaklar ve müzik
ler için harika bir oyundu bu. Çöpleri topladıktan
aletleri yapılacaktı. Bundan daha güzel ne ola-
sonra toprakta yuvarlanmaca oyunu oynuyorlar-
bilirdi?
dı. Yuvarlanırken de mâniler söylüyorlardı. Baha-
Antlaşmanın ardından tüm birimler hemen rın gelişini haber veren leylekleri bilirsiniz. Söy-
üzerlerine düşeni yapmaya başladı. Artık, Ye- ledikleri mâniler de genelde leyleklerle ilgiliydi. En
şilvadi’de yaşayanlar daha dikkatli harcamalar sevdikleri mâni şuydu:
yapıyorlardı. Ayrıca enerji tasarrufuna önem
“Leylek leylek lekirdek!
veriyor ve ihtiyaçlarından fazlasını almıyorlardı.
Hani bana çekirdek?
Böylece Atıkdağı günden güne küçüldü. Çocuklar,
Getir bahar havasını,
aileleriyle daha çok doğal alanlara gitmeye baş-
Vereyim sana yuvanı.”
60 61